Merhaba siyah kalemim, merhaba beyaz sayfam, ayrı kaldık bir kaç gündür...
Bende sizi özledim...
'Merhaba Aşkım' Bu ne hoş sürpriz böyle, çat kapı...
Ahhh kalemim ahh, yine yaptın yapacağını, yine hasret duyduğum sözcükleri hasretimin sahibini de katarak yazdırdın bana, ben farkında olmadan...
Seninde siyah kalemden aşağı kalır yanın yok beyaz sayfam, sen olmasan o yazabilir mi?
Suçu ona atma ki zaten ortada suç da yok, içinde onun geçtiği her şey'e eyvallah, geçmeyenleri yırtın atın size zahmet, o istemiş dünya durmuş, laf söyleyene hançer ol kalemim, korkut gözünü ve belki de acıt canlarını...
Neden ikinizde sustunuz? Ben susuyorum diye mi? Bilmiyorum sayfam, neden böyle oldu bilmiyorum...
Bu sorunu nice zamandır cevaplandıramadığım için öyle çok üzgünüm ki...
'Takma kafana' değil işte, sen onca derdime kucak aç; ama ben bir sorunu bile cevaplandıramayım, yazık bana...
Senin neden keyfin yok kalemim?
...
Ben kendimde değilim, sorduğum soruya bak, ben keyifsizken sen nasıl keyifli olabilirsin ki! ...
Sevgi dolu kalemim benim...
Siz ikiniz olmasaydınız, ben sanırım çoktannn...
Haydi kalemim getir devamını, sayfam merak ediyor, yoksa ona böyle yapmak hoşuna mı gidiyor?
Sizde bizim gibi didişmeden duramıyorsunuz, aşk böyle bir şey be...
Sizin yanınızdayken özlemim daha çok artıyor, gerçi kalemim biliyor da sende öğrenmiş ol beyaz sayfam...
Senden bir söz istiyorum sayfam; dönüşü olmayan, kadere boyun eğmeyen, sözünde duran bir söz vermeni istiyorum...
Siyah kalemi sonsuza dek terketme olur mu?
...
Bu kadar hızlı ve net bir cevap veren bir ben bilirdim, bir de sen varsın artık, semalar dolusu sevgi senin olsun...
Kalem, yüzün gülüyor, hakkın gül, gül sarhoş gibi, mutluluk sarhoşları gibi...
Ben gülemiyorum uzun zamandır biliyorsun, tat vermiyor yüreğim dudaklarıma ve yanaklarıma...
Parlamıyor gözlerim o günlerdeki gibi...
Mutluluğa eremiyor huzurum, o hârikulade gözlere dalıp doyamıyor nice zamandır bedenim, ruhumu okşayan dokunuşlara özlem duyuyor ellerim...
O kadar çok şeyden uzak kaldım ki 'Onsuzluk' içinde, izleyince zevk veren filimler, sırf en son onunla birlikte izledim diye...
Daha mutlusunu işitmediğim 'Aşkım' seslenişlerine...
En güzel manzaralı o yerlerde oturup çay içmeye ki çay bahane, bardağı elime alıp göz göze gelmek ve beraberce gülümsemek, bundan daha zevkli yudum var mı ki! ...
Gecenin bir vakti arayıp telefon açılır açılmaz 'Seni çok seviyorum' demek ve 'Bende seni çok seviyorum' demesi, şaşkın; ama aşklı, utanarak; ama aşkından...
Ev ile bakkal arasındaki mesafeyi fırsat bilip ki ayrılalı daha bir kaç saat olmuş, onca yolu aşmam, yanına varmam, görmem, seslenmem, öpmem ve 'Seni Seviyorum' diye sarılıp ayrılmamız; o, evinin bahçe kapısından içeri girene kadar ardından bakmam...
Karlar içinde, zaten kar beyazı olan bedenimizi mutlulukla daha da beyazlaştırmamız...
Yazdıklarıma bakınca, şu ayrı geçen iki senede yapamadıklarımıza öyle çok yanıyorum ki...
Hani Neron Roma'yı yakmamış olsa ve o Roma hâla dursa yerinde, eminim ki cümleler 'Orçun'un Roma'yı yaktığı gibi' diye başlardı ya da biterdi...
Sevgim, bu çağı bitirdi; ama benden başka farkında olan yok. Bir siyah kalemim var, bir de beyaz sayfam bu aşka ve bu çağın kapanışına şahit...
Tarihe yazmak için sadece sana ihtiyacım var. Bitir bu mahveden ayrılığı ve al siyah kalemi eline, ben beyaz sayfan olayım ve at imzanı söze döktüğüm hâyalinin altına:
Hayat, ikimiz içinde yeniden başlayacak.
'Sonuna kadar! '
Kız Kulesi'nde!
02.56
09.11.2005
Orçun~
Urungu ŞadKayıt Tarihi : 2.5.2006 20:46:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Urungu Şad](https://www.antoloji.com/i/siir/2006/05/02/kiz-kulesi-nde.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!