Göklere inanırdım eskiden,
ama sen, denizlerin
derinliğini gösterdin bana,
ölü kentleri,
unutulmuş ormanları,
boğulmuş gürültüleriyle.
Gök şimdi yaralı bir martı,
süzüldü denize.
Sana kargaşalığın üzerindeki
köprüyü kurmaya çalışan bu el
kırıldı.
Bak bana:
ne kadar çıplak ve suçsuz
duruyorum önünde.
Üşüyorum, bacım.
Kim getirecek bize
ellerimizi ısıtacak güneşi?
Susuyorum. Dinliyorum.
Kimseler geçmiyor
gecemizin karanlık sokağından.
Yıldızlar kazaya uğramış
karanlık surların
ucunda sendelerken
koparıp alınan bir kartalın
paslanmış gözlerinde.
Bağlı ellerin
kapıyor çıkış yolunu.
Yalnız senin sesin
adımlıyor gecenin dehlizini
çarparak taşlara
uzun kılıcını.
Vakit geç.
Ölüm geri çeviriyor beni.
Hayat istemiyor.
Ben şimdi nereye gidebilirim ki?
çeviren: Cevat Çapan
Yannis RitsosKayıt Tarihi : 3.11.2009 23:27:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Yannis Ritsos](https://www.antoloji.com/i/siir/2009/11/03/kiz-kardesimin-turkusu.jpg)
Sıla havası bir hicaz makam deli yüreğimi avutan
Koşarken yönüm sılaya, batan güneştir kolumdan tutan.
Yalnızlığımın resmidir; Yırtıp, inadına yaktığım.
Hangi tozlu yollarda çakıl taşı battı yorgun ayaklarıma
Hangi mor dağların ardında kaldı göz yaşlarım
Saymakla bitmez, benim gurbette sıla aşklarım.
Kaç gurbet akşamı tanık, Tanrı misafiri yalnızlığıma
Güzel şiire çok güzel çeviri yapmış ustam. Ellerine sağlık.
Muhabbetle
TÜM YORUMLAR (19)