Bugün Eminönü’nde aracım, yolun kenarında duruyordu
Kadın kucağında bebeği ile kaldırım taşında dileniyordu
Aracın içerisinde ben, dışarıda insanlar onu seyrediyordu
Dört yaşındaki küçük kızını da, az ileride dilendiriyordu
Saçları örülü kız yere oturmuş, ikide bir annesine bakıyordu
Önünde peçete satıyor görüntüsüyle, adeta hep dileniyordu
Gelip geçenler ona para verince, sevinçten havaya uçuyordu
Yarım saatte bir, cepteki bozuk paraları, annesine götürüyordu
Esmer küçük kız, az ilerideki annesine bakarak, gülüyordu
Ana ana baksana bana, bugün çok para kazandım, diyordu
Duygu sömürüsü yapıldığını bilmeyen küçük kız, oynuyordu
Aferin kızım, göreyim seni tamam mı? Çok para topla diyordu
İçinde acıma duygusu çok olan insanlarımız, ona para veriyordu
Bir adam On TL. Çıkarıp verdiğinde, ne yapacağını bilemiyordu
Küçük kızın sırtından annesi, her gün orada paralar kazanıyordu
Bu duruma göz yumanlara, FİKRET GÜRSOY hep kızıyordu
12.06.2010
Fikret Gürsoy
ARAŞTIRMACI-YAZAR-ŞAİR-PROGRAMCI
Kayıt Tarihi : 12.6.2010 00:28:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
ATO, Türkiye'nin sosyal yaralarını konu alan ve bugünden itibaren her gün bir tanesi açıklanacak olan ''Neler oluyor bize? '' adı altında dört bölümlük bir dizi rapor hazırladı. Rapor serisinin bugün açıklanan birinci bölümünü ''Dilenen Türkiye Dosyası'' oluşturdu. Dilencilerin genellikle boş arazilere kurulan derme çatma çadır ve barakalarda göçer guruplar halinde yaşadığı belirtilen raporda, dilencilik mafyasının, sabah erken saatlerinde, dilencileri buralardan toplayarak, arabalarla parsellenen noktalara dağıttıkları ifade edildi. Dilenme süresi boyunca dilencilerin, bu kişiler tarafından sürekli kontrol altında tutuldukları kaydedilen raporda, dilendiren ve dilenen arasında adeta bir emir komuta zinciri oluşmuş durumda olduğu anlatıldı. —ÇOCUKLAR SAKAT BIRAKILIYOR- Raporda, dilenci mafyasının adının çok sık çocuk kaçırma olaylarına karıştığı, kaçırılan çocukların, sakat bırakıldığı, ilerleyen yaşlarında dilendirildiği bildirilerek, şöyle devam edildi: ''Henüz kemik gelişimi sağlanmadan, çok küçük yaştaki çocukların kıkırdakları üzerine baskılar yapılarak, bedensel deformasyon yaratılıyor. Kol veya bacaklar kırılıp, kemiklerin yanlış kaynatılması gibi insanlık dışı yöntemler de kullanılıyor. Çocuk dilenciler, ne zaman ve hangi yöntemlerle sakat bırakıldıklarını çoğu kez hatırlamıyor bile.'' Çocukların cinsel taciz başta olmak üzere her türlü işkenceye maruz bırakıldığı ifade edilen raporda, doğal olarak bu çocukların ilerleyen yaşlarında toplumdan öç alma duyguları en üst düzeye çıktığı, adeta birer suç makinesi haline dönüştüğü bildirildi. —KİRALIK ÇOCUK DİLENCİLER- Rapora göre, dilencilik mafyası, eleman bulamadığı özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki yoksul ailelerden, aylık 200–250 milyon liraya çocuk kiraladığı, felçli ve engelli çocukların kirasının iki katına çıkabildiği belirtildi. Sefalet ve perişanlık içinde yaşayan ve sık sık cinsel tacize uğrayan bu çocukların, istenilen hâsılatı toplamadıkları takdirde, işkence dâhil her türlü şiddete maruz kaldıkları kaydedilen raporda, öldürülme korkusu içindeki çok küçük yaştaki bu çocukların, gerekli hâsılatı toplamak için gasp, hırsızlık gibi her türlü yasal olmayan yola başvurmak zorunda kaldığı bildirildi. —ATO BAŞKANI AYGÜN- Rapora ilişkin değerlendirmelerde bulunan ATO Başkanı Sinan Aygün, dilenciliğin Türkiye'nin bir gerçeği olduğunu ve bir sektör haline geldiğini ifade ederek, ''Eskiden Allah rızası için istenirdi, şimdi mafya rızası için isteniyor'' dedi. Dilenciliğin, suç şebekelerinin kolay para kazanma araçlarından biri haline geldiğini vurgulayan Aygün, şunları kaydetti: ''Her sabah sokaklara salıverilen binlerce dilenci, akşama kadar topladıkları paraları, suç baronlarının önüne bırakıyorlar. Dilenci yine yokluk, hastalık ve sağlıksız hayat koşulları içinde çırpınmaya devam ediyor. İhtiyacı olmadığı halde ve mafyayla bağlantısız olarak dilenenler ise onur, haysiyet ve şereflerini ayaklar altına alarak, çok paralar kazanabiliyor.'' Bu durumun biran önce önüne geçilmesini isteyen Aygün, dilenciliğe karşı ağırlaştırılmış cezai yaptırımlar devreye sokulması gerektiğini, Türk Ceza Kanunu'ndaki yaptırımların son derece yetersiz olduğunu bildirdi. ''Önce 'Dilenen devlet' olmaktan kurtulmalıyız'' diyen Aygün, ''yanlış politikalar yüzünden ekonomisi tamamen dışa bağımlı hale gelen, her gün IMF, Dünya Bankası gibi kurumlara el açıp para dilenen bir ülkede, elbette çok sayıda dilenci olacağını'' ileri sürdü. BASINDAN
FATMA ALAGEYİK
yüreğinize sağlık..Selam dua ile..
TÜM YORUMLAR (15)