Sincap kıymık
Orman yine yapacağını yapmış hayvanların dayanışması olan alarm sistemi bu sefer geç kalmıştı. Bunda kimsenin suçu yoktu can havliyle kaçan dağ keçisi sürüsünün ardında en az onlar kadar hızlı kurtların gelişi rüzgar gibiydi.
Arkadaşlarının kıymık lakabını taktığı sincap ağaç dallarının çıkabileceği en üst dallarına can havliyle kendisini atmıştı ama o çok güvendiği dişlerinin arasından yer elması uçup gitmişti. Allah Allah dedi kendi kendine bu nasıl olur, şimdiye kadar dişleri ile bir sorunu olmamıştı. Bunu tehlike gelmeden önce arkadaşı kıymıye . "Ne kadarda keskin ve beyaz dişlerin var" dememiş miydi.. Aman Allah'ım kıymıye neredeydi. Can havliyle kim kimin nereye kaçtığını göremedi. Şimdi onu nasıl bulacaktı ya yakalandı başına bir şey geldiyse!! Kiminle yiyecek arayacak boş zamanlarını birbirine yapışık ikizler gibi kiminle gezecekti. Yavaş yavaş daldan aşağı inmek zamanı geldiğini düşündü ama korku dağları eritirdi. Yaprakların arasında gizlenme gereğini duymadan aşağı yukarı yan dalların arasına bakarak kıymıyeeee neredesin?.Diye seslenmeye başladı hay Allah ortalıkta da bir hayvan yoktu ki soraydı. Yavaş yavaş ormanın sakinlerinin önce seslerini sonra kendilerini görmeye başladı bu tehlikenin geçtiği işaretiydi. Kurtların korkusuyla can havliyle çıktığı ağaçtan o hızla bu sefer kıymıye için yere inmeye çalışırken küt diye yere çakılması bir oldu, kendinden geçmişti. Uyandığında kıymıye başına gelmiş patlayan dudaklarından kanı temizliyordu. Kıymıye ile birlikte bir kaç arkadaşı da başına toplanmış durumunu merak ediyorlardı ön dişinin birisi hem de en işe yarayan dişi sanki aşağı doğru ağzından çıkacak gibiydi.. Canı o kadar çok yanıyordu ki kıymıye demesiyle gözlerinden yaşlar süzülmeye başladı. Kıymıye arkadaşının ağız durumunun kötü olduğunu görünce ondan ayrılmayı düşündü. Öylede yaptı. Hiç bir şey söylemeye gerek duymadan usulca çekip gitti. En az benim kadar kurnaz olduğunu biliyordum dedi tilki. "Ben 60 yıldır arkadaşımdan ayrılmadım" dedi karga, "yaşamalısınız" dedi. Keçi "yaşama umudun en az benim kadar inatçı olmalıdır" dedi az sonra diğer hayvanlar ve sincaplarda başından ayrıldılar. Şimdi yaralı ve yalnız ve aç acınacak haldeydi. Durumuna o kadar üzülüyordu ki kendini ormanın en görünür yerine atıp kurda kuşa yem olmayı istedi. sonra gözlerini yeniden açtı hâlâ yaşıyordu ve hala yaşamak güzel dedi. Düştüğü yerden kalkması kendine güvenli bir yer bulmasının iyi olacağını düşündü yarı baygın her tarafı acıdan kıvrana kıvrana gözüne kestirdiği bir ağaç kavuğuna sığınmak için ağır aksak yürümeye başladı fazla gidemedi kendini yere bırakmak üzereyken iri bir geme "sincap kardeş bırakma kendini seni yuvamıza getireceğim". Sürümüzün bilgesi seni iyileştirir dedi üzülme".
Yuvaya nasıl gitti onun yarasına kim baktı hatırlamadı sadece uyandığında dişlerinin eskisi kadar sağlam olduğunu fark etti onu geme sürüsünün bilgesi kocageme ilaçları ile tedavi etmişti. O kadar zayıflamış o kadar zayıflamışdı ki bu seferde açlıktan adım atacak hâli yoktu. bilge gemenin yanına gitti teşekkür edip ayrılmak istedi fakat bilge geme hayır henüz tedavinin sonuna gelmedin biz ne zaman git dersek o zaman gideceksin dedi kıymık kendi kendine düşenin de dostu olurmuş dedi ona ne mırıldanıyorsun dediler hiç dedi aklıma kıymıyenin vefasızlığı geldi diyemedi. Sizlerin hakkını nasıl öderim dedi ve iyileşene kadar misafir olarak kaldı. Bir sabah yarı baygın geldiği geme evinden sağlıklı bir şekilde yuvadan çıkıp kendine ayit hayatının diğer kalanını yaşamaya başladı...
Kayıt Tarihi : 23.11.2024 04:47:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!