Yaralarım zehirlenmiş sözlerden icazetliyken bir gün yaşıyor, diğerinde ölüyorum… Ve her gün biraz daha özlüyorum annemi... Artarken bitmez kalabalığım ben yalnızlığımla, yağmur sonrası ıslak bir yaprağa dönüşüyorum. İnsanlar bana acılar, ben onlara karamsarlığımın içinden çıkardığım umutları bırakıyorum. Devam edegelen eylemlerin içinden geçiyorum, hızla geçmekte olanın içinden… Yürüyorum, yürüdükçe katmerleşiyor yaralar, kalınlaşıyor bütün defterler ve inceliyor pamuk ipliği hayatım…
Avunusu kalmamış oysaki hayatın, oyalanmak düşüyor sadece zamanın terkisinde…
...
Ben yürürken rüzgâr daha bi anlamlı eserdi oysaki. Bilmezdim annemin ne için üzüldüğünü acı bulanmamıştı bu kadar hayat damarlarıma.
Anlayamazdım hüznünü…
Hâlbuki bilirdim bir gün gideceğini onun, biteceğini ya da… Bu farkındalık yeni eşikler açardı bana… Ne kadar uzak hissettiysem de bu bitiş ufkunu, bir o kadar yakın olduğunu da bilirdim dağılmaya hazır her şeyin… Tıpkı annem ya da bütün anneler gibi.
Giderler çünkü! ...
Artık birbirimize iki yabancıyız.
Her ne kadar acı olsa, ne kadar güç olsa
Her şeyi evet, her şeyi unutmalıyız.
Her kederin tesellisi bulunur, üzülme.
İçim acıyarak okudum, ne yalan söyleyeyim dokundu...Şiir değil demişsiniz,olmayabilir ancak öylesine kısmına katılmıyorum...Bir sevgi,anne sevgisi böylesine anlatılırda öylesine olur mu hiç...Nurhayat hanım,hüznünüzü paylaşıyorum...Saygılarımla...Metin ÖZTURAN
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta