Kıyımahalli Kenti Şiiri - Akın Akça

'Kıyımahalli Şeridi Kenti Tesisleri ve Bazıları' çevreyaşanan Masalı

Güneş hızlı çekim doğup batıyor bir kıyı şeridinde. Başboğa'nın bir harfi fazlaydı boa'dan
--

*
Martıların bulutlarda,
ama üzre
tahmin edilemez olduğu,
gene topaklaşa
uçuştuğu bir devirde;

...
Unbebeği karpuz kemiriyor,
ama çekirdeklerini tükürüyor
ve kabuğunu yere atıyor
Göğün az altındaki
çift sargılıgillerden
doğankanatlı kanatlı boa,
kanasız doğmuş
bir erkanatlı aslında.
Eleklerden un sağılmakta
ve yenmekte.
az önceki
karpuz kabuğu kemiren,
kabuğunu bile
ziyan etmemişti.
Yakın zaman önceyse
yeni nesil
nötron bombaları kurmayı
amaçladı
ılık yaz güneşleri
diye kakaladı halka.
Günah surlarını gören
deyim yerindeyse,
Başboğa, onlara farkını
azımsatmamalıydı.
Bu iş böyle ortaya çıktı.
O borular
çiçeklerin fidanları yerine
un tohumları ekti çevreye
onun bunun aleyhine.
anonim bir kaç yüz
yaşar az ileride
Kıyıya bakanların köyünde.
Onlar deniz fenerine bakmıyor,
deniz feneri olmuşlarmış.
Fazla un yiyen şu armut
karpuzcu düşüp öldü
Var da yemez
altınca paralarının
(kaldı Ve de hem yani,
altın'ca
paralar idi onlar,
çil çil)
Fazla vakit geçmemişti
üzerinden deniz fenerinin.
Hemen bir tesisler kompleksi
bitme aşamasına kuruldu.
Daha dev borular
inşa edilme araç hüviyetli...
Amaçsa başka:
karı seçmişler
ama sunni döllenme.
Tüp bebekleri yolluyorlar
günün belli saatlerinde
karpuzcu ve
doğankanatlıların üzerine:
Sunni kar yolladılar yani.
Sonracıma,
Pek sevindiler *
sahte yılbaşlarına.
O sahte-asma yılbaşı süsleri,
Nexus gibi -ki bir şerit,
serseri dolanan, göklerde
onun gibi doladı onları -
Captain Pickard'ın
Generations'unda
başka bir gezegenli,
ölümsüzlüğü her şeye tercih
tanrı yapan
beyaz saçlı genç,
Soran'la mücadelesi...
Rüyaları mabet yaptılar
da umudu
ılık mahzenlerine soktular.
Hareket edemeyenler.
Yeni nesil varyasyonları çok
ancak kütleleri yok.
Nasıl düzeltecekler
anca yok edebilirler -
tüketimle.
Atıklarla,
yosunları kirlettiler!
İşte,
o kar yağışından sonra
kendilerine gelemediler.
ama zaten umutları umuttu,
sahte putlarında.
Bir kıpırtı gerekse,
cevap veremeyen cinsten.
Sunni karı onlar yedikten
bir yarım saat olmalı;
göğün az altından değil
tam gökten
er sağanağı başladı,
bunlar asıl kutsal
kanatlı balıklardı.
Gerçek bir kar yağdı,
o güne değin görmediği,
duymuş olmadığı
kimsenin,
konu komşunun da dahli...
Bu tesistekiler de sevindi, *
ama onlar
keza görevlerini
yerine getirmişlerdi.

B.ek bölüm

Soran'dı bu Soran.
nasıl geldiyse oraya.
Nexus'tan vazgeçmiş:
Kar makinalarını
güzelleştirme amaçlı kurmuş,
belli.
Pickard da
belki aralarındadır.
Kirk'se
öldü mü ölmedi mi
değil belli.
Namı diğer bu Başboğa,
bir grupla
ve bazı makinalarla yöneldi
demin sağdıklarının
orta yerine.
Sonra birini
ensesinden kavradı kedilerin.
Bu bir tenis oyuncusu
eskisi.
İnsan şekline münasip
bir kemere gerdiler
vücudunu.
Bazı makinalara
kablolarla bağlıyken bu,
gelir oldu birden
sesler.
Zangır zangır titredi adam.
Sonra yığıldı, uyudu.
5 dk. sürmüştü bu.
bir o kadar
da uyanması sürdü.
Ve şehre götürdüler onu.
Kıyımahalli Kenti'ndeki
tenis çim kortuna.
Hızlı talimlere başlattılar,
hayatı film şeridi
(geçer) gibi:
Bir çeşit aether,
havada solunuyor.
Sank zaman bir değişik.
Ve yöneldi Soran:
'E haydi oyna bakalım...
Ha pardon bir şey eksik...'
Geri götürdüler yaka paça...
Traş ettiler eksik paça.
Tamamen kazıdıktan sonra,
kafatası derisine
elementler bağladılar.
Tüm bilgileri özümsettiler
oyununa dair,
eskisinin.
Korta yeniden döndürülünce,
böyle tenisten
oynattırılınca
zevk aldığını söyleyemedi.
Onlar
Kıyımahalli
Kenti köylüleri:
'Bir daha öyle yapmayın'
dediler, ona...
Kendin öğrenmeliymişsin
değil mi, yaşayarak...
Ama doğru yön de önemli
ki yap denileni de
önceden yapmamış olduğunu
hatalarından
bilebilmeli(sin
Yoksa 'sin' bir günah
-
İki asteriks arasındaki fark; tekinin 1/2 'sinin, ikisinin toplamına eş olmasıdır.
gene de iki çarpışan karadelik, önceki enerjilrine ek katsayı getirebiliyorlar
bilgimize göre.