Ekmek parası denirmiş eskiden,alınteri,emek denirmiş...
Ekmeğini kazanmak için iş dünyası denen arenaya çıkan herkes az çok bilir. O ekmek, eşit şartlarda savaşmadığın halde yenmek zorunda olduğun, aslanın ağzında da değil artık. Midesinde diyenleriniz de vardır eminim,hani son zamanlardaki klişe tabiriyle yani. Bana göre o ekmeği sindirmiş oluyorlar.Siz bir gladyatör olarak dövüşü kazansanız dahi ekmeğiniz çoktan elinizden gitmiş aslanın hücrelerinde karbonhidrat yani enerji olarak yerini almış oluyor,başka savaşlara daha da güçlü başlayabilsinler diye sanki.
Ne mi demek istiyorum? İş dünyası diş dünyası olmuş yazık ki demek istiyorum. Hak,hukuk tanınmıyor,entrikalar,iblislikler ortalıkta cirit atıyor demek istiyorum. Ne kadar 'gladyatör' olursanız olun, ne kadar 'cesur yürek','kara murat','malkoçoğlu' olursanız olun, o arenadan kucağınızda helal kazançla çıkamıyorsunuz dürüstlük işe yaramıyor demek istiyorum.Erkekseniz bile... Peki ya kadınsanız?
Öte yandan ne kadar çok entrika üretebiliyorsanız, ahlak anlayışınızı ne kadar genişletebiliyorsanız, ne kadar iblislik varsa ruhunuzda o kadar kazanıyorsunuz(!) diyorum. MIŞ GİBİ patronlar için geçerli bir formül var bu diş dünyasında. Ne kadar yalakalık yapabiliyorsanız patronunuza yapın. Yapın ki SİZ ONUN İÇİN VAZGEÇİLMEZ ÇALIŞAN olun. Ee, laf aramızda nerde bulacak sizin gibi 'aman efendim, peki efendim,buyurduğunuz gibi ben akılsızım efendim, ayaklarınız da yıkanacak mı efendim' diyen,el pençe divan duran köleyi :)
Yalnııııız! Bu formülü sağ duyu sahibi,bilgelikten nasiplenmiş, doğrucu davut bir patronunuz varsa sakın ola uygulamayın. Formül sadece MIŞ GİBİ PATRONlar için geçerli. Gerçek patronlar önce insan oluşunuza, sonra emek verişinize saygı duyan ve saygıyı da hak eden insanlardır ki, bulabilirseniz şanslısınız demektir. Ve ne kadar dürüstseniz, ne kadar çabalıyorsanız o kadar farkındadırlar, takdir etmeyi de bilirler.
Ünlü bir dayanıklı tüketim malı kurucusu bay x'in de dediği gibi'insanların güvenini kaybetmektense para kaybetmeyi tercih ederim' diyen patron modeli yani.
Öyle bir iş veren bulduğunzda o iş yerine kök salmak, başarılı olmak fikriyle ve AZİMLE çalışın ki siz üstünüze düşeni yapmış olun. Azim diyorum, hırs demiyorum. Sözlerin de enerjisi olmalı muhakkak ve azim sözcüğünün bana verdiği enerji daha çok vicdan içeriyor gibi. Daha ulvi bir anlam taşıyor gibi. Ya HIRS kelimesi, dengelenmesi çok zor bir eylem halini alacak ve canavarlaşacakmış gibi gelmiyor mu size de? Vel hasıl kelam, işinizi iyi yapın geri kalana da bakmayın benden naçizane tavsiye. Özveriyle BİZ bilincini kavrayarak. Ama o an çıkıp gidecek olursanız da başınız dik gidebilesiniz diye karakterinizden asla taviz vermeyin.
Başarı, bir işi yalanla, hileyle, sahtekarlıkla,kısaca karakterden taviz vererek elde edilen şeye denilebilir mi?
Duruma göre değişkenlik gösterdiği için başarının net tarifini yapmadan önce başarıszlığı tanımlamak gerekir diye düşünüyorum. Herkesi memnun etmeye çalışmak başarısızlığı getirir. Dolayısıyla da başarıya PRENSİPLERİN ZAFERİ diyebiliriz.
İş dünyası da, dişlerin boyutuna,keskinliğine,çene basıncına göre diş geçirebilenin kazandığı değil, kazandığını sandığı bir dünyadır.
MÜHİM OLAN, İÇİNDE BULUNULAN ÇARKIN EN BASKIN DİŞİ OLABİLMEK DEĞİL, EN ÜST KADRODAN EN ALT KADROYA KADAR O ÇARKIN UYUM İÇİNDE DÖNEBİLMESİ İÇİN BİZ BİLİNCİYLE HAREKET EDEBİLMEKTİR.
Kayıt Tarihi : 7.2.2008 20:05:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
