Kıyı Yazıları-Geniş Açı Bayram Manzarası

Nilgün Budak
25

ŞİİR


5

TAKİPÇİ

Kıyı Yazıları-Geniş Açı Bayram Manzarası

İşte yine bir bayram daha geldi. Bu defa ki “şeker” tadından çok “et” tadında malumunuz. Yemek kültürü ot oburlardan çok et oburlara hitap eden canım memleketimin, senede evine bir kg et almaktan aciz insanları da, mecburen et oburluktan ot oburluğa yatay geçiş yapar oldular. Bu oburluk adı altındaki beslenme biçimlerine yenilerini de eklemek mümkün hatta. “Ekmek obur”,” hamur obur”, organik gıda almaktan da aciz halkımızın kesesine uygun olduğu için göz göre göre aldığı hormonlu sebzelerden de yola çıkarak “hormonlu sebze obur”, genleriyle oynanmış 'GDO'lu besin obur gibi sınıflara ayırmak mesela…
Açlık sınırının 1000 YTL civarında olduğu, asgari ücretinse 500 YTL dolaylarında seyrettiği ülkemizde, kebapçıların önünden geçerken kebap kokularıyla nefsini köreltmeye çalışan sözde et oburlar da bol miktarda var elbette.
Şimdi gelelim bayrama… Çocukluğumdan bu yana o masum hayvancıkların toplu katliam yapılırcasına bayram adı altında kurban edilmelerine ve sokaklarda çöp kutularının kenarlarının mezbaha görüntüsü oluşturmasına içim sızlar durur. Anlam veremediğim kısmıysa,kurban ve kurban bayramı tanımlarının anlaşılamaması veya işine gelenin işine geldiği gibi anlaması nedeniyle çarpıtılması. Çocukluğumda sorgulayıp çözemediğim şeyleri zamanla araştırarak, vicdan ve mantığıma oturtarak öğrenmeye çalıştım.

Kurban sözcüğünün kelime manası gereği “yaklaştırmak, kaynaştırmak, yardımlaşmak ve dolayısıyla hediye etmek” anlamına geliyor olması; bayramda kesilen hayvanların Allah’a armağan edilmesi, Allah için kan akıtılması gerektiği gibi yanlış öğretilerle çarpıtılmış. İslamiyetin başlangıç dönemlerine ilişkin çeşitli rivayetlerle de bu düşünceler desteklenmiş. Ancak aydın zihniyetler bunu kabul etmemişler. Düşünebiliyor musunuz, cansız varlıkları bile hoş kullanmamızı öğütleyen taşa bile merhamet eden Yaratıcı, yarattığı akıldan yoksun, dolayısıyla da masum hayvanları kendisine hediye edilmesi için yok ettirsin! Evreni yaratan bu Yüce Varlığın dünyaya armağan ettiği hayvanları bizler de parayla satın alıp O’na geri hediye edeceğiz öyle mi? Tereciye tere satmak gibi bir şey olmuyor mu bu? Böyle birşeye ihtiyacı mı vardır Yaratıcımızın? Amaç Allah için kan akıtmak mıdır öyleyse?
Bütün bu sözlerin ardından şunu söylemek lazım. İslamiyetin başlangıç dönemlerinde sefalet içinde yaşayan,yiyecek ekmek bulamayan insanların yanı sıra çok zengin tüccarlar da vardı ki hemen her gün sofralarında kuzu çevirmeler yemelerine rağmen yoksulları düşünmezlerdi. Zaten kesilen ve hatta şaraplarla beraber ziyafet sofralarında yenen hayvanların, belli bir zamanda ve bir bayram dahilinde kesilip buna da kurban yani hediye denilip yoksullara hediye edilmesi oldukça vicdani ve mantıklıcaydı. Sizce Yüce Yaratıcımızın kendine hediye amaçlı kurban kesilmesi gibi bir isteği var mıdır? Buradaki amaç O’nun rızasını alabilmek, bencillikten arınabilmek ve yoksullara yardım edebilmek dolayısıyla da sosyal ilişkilerin sevgi ve ilgi ile devamlılığının sağlanabilmesidir. Sizce de bu açıklama vicdanınıza ve aklınıza daha uygun gelmiyor mu?
O halde günümüze gelelim. Ve “kurban” kelimesini “hediye”, “kurban bayramını” da yardımlaşmak olarak; yeterli maddi imkana sahip olanların, bu imkanlardan yoksun olanlara yardımı olarak düşünelim.Yani, bu bayram, “Allah bizden kurban kesmemizi istedi, biz de kestik görevimizi yaptık” diyerek kestikleri hayvanı derin dondurucuya atıp seneye bayram gelene kadar sofralarını çeşitli et yemekleriyle süslesinler diye varolmamıştır.
Kaldı ki, ilaç veya tedavi parasına ihtiyacı olan bir komşuna kestiğin kurbanlığın yarısını versen ne işe yarar? Ne yani o etleri satıp parasıyla tedavi mi olsun komşun! Benim vicdanım ve aklım bu durumda, kurbanlık alabileceğim para, komşumun tedavisine katkıda bulunabilecekse o parayı o amaçla kullanmaktan yana. Hem bir insan sağlığına kavuşur, hem de bir hayvanın canı kurtulur. Allah’ın bizden istediği armağana (kurban) güzel bir örnek değil midir?

Öte yandan taksitle, kredi kartıyla veya borçla kurbanlık alanlar; sonra da ödemek için debelenenler de var. Yahu, kendin sefilleri oynuyorsun, kurbanlık almak senin neyine? Ama genellikle bu şahıslar aldıkları kurbanlığı bir tür yatırım olarak düşünürler. Yani dağıtmak maksatlı değil de, buzluğa atmak ve bir sene et masrafından yırtmak maksatlı...
E artık kredi kartı ekstresi geldiğinde de ödeyemeyince banka derin dondurucuda ki etlere icra yoluyla el koyar herhalde.
Bir başka bayram manzarasından daha bahsedelim. Dağıtılacak et parçalarına kıyamayıp, aklı onlarda kalacağına kemiklerin üstlerindeki kalın et parçalarını alıp, hemen hemen bir deri bir kemik halindeki kalan (güya etli) kemik parçalarını “kurbanlıktan getirdik” şeklinde takdim edenlerde olabilmekte. Sanırım o ihtiyaç sahibine “kemik suyu çok faydalı, bak ileride osteoporoz(kemik erimesi) olmazsın, kaynat kaynat iç” demek isteniyor. Ha diyeceksiniz ki “sen et yemez misin, bayramda kurbanlık alıp kesmez misiniz de böyle verip veriştiriyorsun? ”
Hemen cevap vereyim. Ben et yemeyen biri değilim. Hatta düzenli beslenmeye önem de veririm. Kurbanlık kesmez miyiz? Keseriz zaman zaman, veya o parayı bir kuruma ya da bir ihtiyaç sahibine de bağışladığımız olmuştur. Yani yapacaksak amacına uygun yaparız ya da hiç yapmayız daha iyi. Ben elimle beslediğim bir hayvanın etini masada kavurma olarak görmekten hoşlanmam. Yiyemem de. Ailem adına da bu bağlam da sanırım şanslıyım. Ve ben kurban bayramının akrabalar, arkadaşlarla gelinip gidilecek, çikolatalar yenilip kahveler içilecek, sohbetler edilecek tatlı telaşların olduğu bir bayram olmasından yanayım tüm İslam alemi için. Hatta islamı ve Müslümanlığı “güya” çok iyi bildiğini savunan ve verilen mesajları ısrarla almayıp kendi bildiğini uygulayan akla ve vicdana uymasa da uyguladığına da kılıflar bulanları düşünerek “ey insanoğlu” ilavesini de yapayım ki insanlığa bahşedilmiş “akıl” faktörünü ön plana çıkaralım. Dolayısıyla da bayram”akla ve vicdana uygun” bir şekilde kutlansın. Ve bayram savaş meydanını değil, şenlik meydanını çağrıştırsın. Kör bıçaklarla başı yarı kesilmiş halde sokaklarda canının derdine düşmüş hayvancıklar görülmesin. Beceriksiz, akılsız, vicdansız ellerde hayvanlar eziyet çekmesin.
Amaç yardımlaşmaksa, açlar doysun, üşüyenler giydirilsin. Hatta yoksul, yoksul kalmaya mahkum edilip, birkaç dilim ekmek verilerek” idare et” sözleriyle avutulmasın. Daha da iyisi, yoksula ekmek verilmesin, ekmeğini kendisinin kazanma imkanı verilsin.

Daha Aklı Selim Ve Vicdanlı, Daha İyi Ve Refah Bayramlara İnşallah!

Nilgün Budak

Nilgün Budak
Kayıt Tarihi : 22.12.2007 22:03:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Nilgün Budak