Sallanıyordu bir beşik gibi kent
karanlığın içinde baykuş gözleri
çatlayan duvarlar patlayan camlar arasında
yırtıyordu bir kadın hançeresini
korkunç bir cehennemdi yerin altında
uğultuyla kopan beton parçaları
ambülans konvoyu canhıraş siren sesleri
ruhların yerle bir edildiği
duygu sağanağı yağmurla yarışan
Gavur Dağı'yla Nur Dağı arasında
yankılanan imdat sesleri
bir kıyametti bu yaşama paydos dedirten
korkunç bir ürperti yürekleri titreten
şaşkın şaşkın etrafta dolanan
enkazdan yeni kurtulan bir kadın
mırıldanıyor toz yutmuş ağzıyla
"duruyor mu Dünya hâlâ yerinde?".
Oğlum kızım annem babam
ses ver duyuyorsan beni!..
Kıyameti yaşayan insanların
yarım kalmış canları
ve dram dolu öyküleri.
Morglarda telaş
mezarlarda kefensiz çaresizler
eksilen anneler babalar canlar
mahşer günlerinin görevli gassalları
sayılar veriliyor an be an televizyonlarda
onlar sayı değil yitirilen umutlar
çığlık çığlığa gömülen trajedi.
Bu bir cinayettir
bir zihniyet karanlığı
Nur Dağı'nın feryadı bu
uçsuz bucaksız bir öykü
eksik ruhlar bedenler eksik.
soğuk hava dinmeyen yağmur
bastırıyor damlacıklar susuz dudaklara
tek kurulan cümle tozlu dillere
yardım edin yardim edin yardım edin!..
gömülmeli ölüler terkedilmeli şehir
vakit yoktur ağlamaya...
Yarım kaldık yarım kaldı diye haykırmaya
çocuklarımızın bilinmez geleceği
kocaman yokluğun boşluğun içinde..
Şilan'dı adı "yaban gülü"ydü
dağların zirvesinde açan
kurtulmuştu bir kazadan kundakta
anasız babasız şen çocuğu mahallenin
tutunmuştu yaşama o küçücük yüreğiyle
merdiven boşluğunda yakaladı onu
güzeller güzeli Şilan melekti.
Adrese dayalı nüfus kayıtları
bilinen bilinmeyen kayıplar
sayılar;sayılar sayılamayan...
Ahmet TIĞLI 14.04.2024
Kayıt Tarihi : 14.4.2024 17:44:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!