Kıyamet bu evet
Kara gözlerinden çıkıp gelir gecenin
Şimşek şimşek çakarak
/Anne nerdesin
Neden göremez gözlerim seni
Uzattım bak tut ellerimi/
Ey ayağımın altında bastığım taş
Yastık mı olacaktın başımı koyduğum
Susuz miracıma teyemmüm
Gözlerimiz kocaman
Gözlerimiz fırladı fırlayacak yuvalarından
Taş duvarlar üstümüze gelip
Kulaklar unutulmaz vaveylayı işitip
Babalarda kadın korkuları
Kıyamet bu evet
Saat üç suları
Kızıl kırbaç şakladı mavi atlas üstünde
Şaha kalktı uyuyan dev/ yedi başlı
Her bir başı başka kentte
Homurtular göbeğinden
Tükürür arzın çehresine
Dokunup elinin tersiyle silkeler
Kıyamet bu evet
Sarsarak kızgın, kuvvetlice
Saniyelere sığışır altüst olur ve gece
Beyaz tüller siyaha kesmiş
Hayaletli evlerin boş çerçevelerinde
Eğri büğrü yan yatmış yorgun duvar
Bir bacağı aksak yaşlı adam misali
Durur ayakta inatla
Gökgürültüsü incecik cılız bir ses
Utandı devin korkunç haykırışı yanında
Ellerini kapadı yüzüne güneş
Her canlı sallandı salıncakta
İki bahar arası karakış
Karları ateşten buzları şimşekler
Gözlerinde alev dilleri
Koynunda yılanlı sepetler
Yuvalar yapmıştık seninle
Kuşlar gibi örmüştük sevgiden liflerle
Çelikten sağlam evimiz mamur
Sanmıştık/ ah gafil avlandık
Deniz kumları yağmur, beton katlar yorgan
Canpare sevgililer kulağı seste
Her biri ayrı yönde ümitler bir nefeste
Kıyamet bu evet
Koparan ellerimizi kenetlenmişken
/Bir ses onları alıverdi
Bir rüzgar onları mahvetmeye yetti
Bir gece ansızın geliverdi/
Rahmetin, gazabından artık olsun ya Rabbi
Olma bize ne olur azabınla mürebbi
Evet kıyametti bu
Aylardan Ağustos
Günlerden tam on yedi
Kayıt Tarihi : 16.8.2006 21:39:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
haydi yolcu yol dikenli
Turhan Toy
TÜM YORUMLAR (3)