Yahu Ali Emmi! Sen ne ayaksın?
Uludağ'ın karı gibi kaypaksın,
Yerinde duramaz fazla oynaksın,
Çal çal oyna dans et, kıvır da kıvır!
Güya başkaldırıp zorba sultaya,
Külhanbeyi gibi çıktın voltaya,
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Senin için hayat, gösteriş para,
Her oyunda varsın, tam bir maskara
Sayende dünyada olduk madara,
Kalmadı haysiyet, kıvır da kıvır!
Bir gün dediğini ertesi gün yalanlayan,
Sabah söylediğini akşama unutan,
Verdiği sözleirn arkasında durmayıp insanları habire uyutan,
Dinle, imanla, uyduruk hadisler ve yalanlarla avutanlara şiiriniz ders olsun.
Emeğinize, dimağınıza sağlık, saygılar sunuyorum.
adam gibi adam olmak yürek işidir üstadım sözünün arkasında durmak onurlu davasını sürdürmek hayat kaidelerinden ödün vermeden insana insanca yaklaşmak yürek işidir..maalesef ki bu tür insanların nesli tükeniyor..sonsuz saygıalrımla hocam..tam puanla ekliyorum..
Güzel bir taşlama olmuş hocam.inşallah yerine ulaşmıştır.Emeğinize güzel yüreğinize sağlık Kutlarım .......
Maalesef bazı insanlarda lafı başka yere çekmek hep var. Kutlarım sizi ve şiirinizi efendim.
Günümzde öyle çoğaldı ki Ali emmi türünden kişiler. Sanırsınız ya ikiz eşi, ya da ruh iki bizim Ali emminin... İşin garibi dürüst ve düzgün insanlar saf dışı, kaypak,oynak ve soytarılar baş tacı. Şak şak şak... PADİŞAHIM ÇOK YAŞA... Kraldan çok kralcı ol, köşeyi dön. Günümüzde geçerli felsefe bu...
Kutluyorum İsmail öğretmenim. Acıtmayan küçük taşlar. Zaten pireli yorganı da üstine alan yok....... Nicelerine. Saygımla...
Her ne kadar canlı bir kimlikse de şiirdeki Ali Emmi.... günümüzde uyarlanabilecek çok kişi var artık......
Sözüne güvenilmez..... bir dediği bir dediğini tutmaz.... baskıcı..... ve yanlış örnek olabilecek toplumca tanınan bir çok 'Ali Emmi' var artık ne yazık ki....
Toplumsal hiciv tadındaki şiirinizi ve sizi kutlarım İsmail Öğretmenim....... Saygılarımla......
Şiirin hikayesi geçmişten gelse de ben günümüzün siyasetcilerine yakışan bir şiir olmuş diyeceğim.. çok güzel bir şiir Kutluyorum .Kaleminize sağlık hocam.
saygıyla
toprağım harika bir taşlama kutluyorum
Tebrikler üstadım. Güzeldi.
Bu şiir ile ilgili 29 tane yorum bulunmakta