öy Okulu’nda Duyusal Eğitim / Hayrettin’in Devrimi
Okul zili çalmazdı burada. Rüzgâr çalardı, çocuklar da yaprakların ritmini izleyerek sıraya girerdi. Müfredat, doğanın kendisiydi. Eylül’ün sabah sisi fen dersiydi; kışın sobaya atılan portakal kabuğunun kokusu biyoloji.
Öğretmen Hayrettin, sınıfa kitap yerine bir keçi çanıyla girdi ilk gün. “Bugün ses öğreneceğiz,” dedi. “Ama kulakla değil, göğsünüzle.”
O günden sonra müzik dersinde metronom yerine bozkırda çınlayan çinko parçası kullanıldı. Çocuklar her sabah ayağına çiy düşmüş otları dinleyerek nota yazdı. Hayrettin’in talimatıyla kara tahta bile kaldırıldı. Çünkü bilgi gözle değil, duyuyla sızmalıydı zihne.
Kaf önce hafif hafif düşüyorsun sonra
kızıl kızıl dağılıyorsun elimde kalıyor iki nokta
atıp kırmızı bir gül kalbimin tam ortasına
kaçıyorsun mevsimlerden mevsimlere
tahtı çalınmış bir padişahım oysa
kayboluşunu arayan hesapsız yolculuklarda
Devamını Oku
kızıl kızıl dağılıyorsun elimde kalıyor iki nokta
atıp kırmızı bir gül kalbimin tam ortasına
kaçıyorsun mevsimlerden mevsimlere
tahtı çalınmış bir padişahım oysa
kayboluşunu arayan hesapsız yolculuklarda
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta