Kitlesel yığınların, salça kutularına tıkıştırılır gibi tıka basa doldurduğu yüzeysel meydanlardayız.
Soluk borumuzun buğularıyla nemlenen hissiz ve nasipsiz konuşma balonları savura savura ilerlerken, elimize uzanacak sıcacık bir elin, kütlemizi yakıp kül etmesinden korkuyoruz.
Bir tanıdığa rastlama ihtimaliyle ürken bakışlarımızı, sisler ülkesinin ardındaki buz dağına saplama telaşındayız.
Hiçbirimizin aşinası olmadığı, her birimizden oluşan herkes, sosyal ilişkiler ağını geçip, köşe başlarının kaygan dönemeçlerinden sapıp, kendi hür hülyalarına ulaştıracağını umduğu fert sokağının izbe labirentlerine bir an önce atılma hevesinde.
Dinle sevdiğim, bu ayrılık saatidir.
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.
Devamını Oku
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta