Hristiyan ve Yahudiler'de cennete gireceklerdir. Kur’an aslında onlara gayrimüslim değil kitap ehli demektedir. Allah’a tam bir teslimiyet gösteren kalpten bağlanan Allah’a iman eden birine gayrimüslim değil Müslüman denir. Tüm Nebiler tarih boyunca Müslümanlar olarak ölün demişlerdir. Müslümanlık Nebimiz Muhammed’le başlayan birşey değildir. Ancak onların cennete girmesinin yolu İslam’a girmektir. Yani Allah’a iman etmektir. İslam sonradan gelen bir dinin adı değildir. İslam, Arapça’da slm kökünden türemiştir. Barış huzur kelimesi ile aynı anlamı taşır. Tüm nebiler insanları Allah’a teslim olmaya davet etmişlerdir. Fakat zulmedenler , sonradan, dinlerini yozlaştırmış ve kendilerine başka isimler takmış , parçalanmışlardır. Aynı mezheplerle parçalanma gibi.
Kur’an her konuda olduğu gibi bu konularda da bütünlüğü içerisinde ele alınmalıdır. Kur’an’a göre Yahudi ve Hristiyanlar’dan Allah’a gerçekten teslim olmuş bazılarıda cennete gidebilecektir. Müslümanlar Yahudi ve Hristiyanlar cennete giremez diyerek aslında Bakara suresi 111. ayetinde bahsedilen hataya düşmektedirler. Bakara suresi 111. ayetinde de geçtiği gibi Yahudi ve Hristiyan'larda Yahudi ve Hristiyanlardan başkası cennete giremez demişlerdir. Buna karşılık Allah onlardan delil istemektedir. Bizde Müslümanlar’dan delil istesek delil veremezler.
Kur’an şunu söylemektedir: “Şu bir gerçek ki , iman edenlerden, Yahudilerden , Hristiyanlar’dan , Sâbiîlerden Allah’a ve ahiret gününe inanıp barışa ve hayra yönelik iş yapanların , Rableri katında kendilerine has ödülleri olacaktır. Korku yoktur onlar için , tasalanmayacaklardır onlar. ( Bakara suresi 62. Ayet) Bu ayeti dile getirmekte olan Müslümanlar , bu ayette bahsedilenlerin Nebimiz Muhammed zamanındakilerin olduğunu söylemektedirler halbuki bu konuda da delilleri yoktur.
Kur’an çok açık birşekilde Hristiyan ve Yahudilerin de cennete gideceğini söylemekte olup sadece Nebimiz Muhammed zamanındakilerle ilgili olduğuna dair Kur’an’da tek bir ayet bile yoktur.
Yine Maide suresi 69. ayetinde ” Şu bir gerçek ki , iman edenler, Yahudiler, Sâbiîler ve Hristiyanlardan Allah’a ve ahiret gününe inanıp hayra ve barışa yönelik iş yapanlar için korku yoktur. Tasalanmayacaklardır onlar. ” demektedir.
Sadece Allah’a inanıp dosdoğru hareket eden, Allah’a ortak koşmayan , iyilik yapan , kötülükten uzak duran insanlar hangi toplulukta doğarlarsa doğsunlar , Allah’a teslim olmuşlardır. Kimin samimi bir şekilde teslim olduğunuysa sadece Allah bilmektedir.
Yine Kur’an’da Ali İmran suresi 75. ayeti ile Ali İmran suresi 113-115. ayetlerinde Yahudi ve Hristiyan topluluğun , çoğunun yoldan çıkmış olduğunu ama hepsinin bir olmadığını söylemektedir.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta