Hiçbir şeyden çekmedi dünyada
Nasırdan çektiği kadar
Hatta çirkin yaratıldığından bile
O kadar müteessir değildi;
Kundurası vurmadığı zamanlarda
Anmazdı ama Allah'ın adını,
Günahkar da sayılmazdı.
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
ideolojisi olmaz ayaklar altında kalmanın,
ve ah ki;
evrensel bir buğu gibi göz pınarlarında,
ölümsüzlüğe mütemayil bir nefesken, ve;
kendisinden gayrısını istemez bir kafes müstakili,
ve insanın hayatta bir kere öleceğine kaniyken,
sadece tomurcuk gülleri değil,
baharın en tazesini getirdin sen bana…,
ve bir ölüyü dirilttin,
her yanım kan kızılı gül içinde…,
allah rahmet eylesin büyük ozana...
katili ankara belediyesidir evet...,
Orhan Veli 1914 ila 1950 yılları arasında yaşamış bir şair. Türkiye kurulduktan sonra NATO’ya girişine kadar Ruslar ile oldukça Dostane ilişkiler içimdeydi ve sosyalist akıma hayranlık revaçtaydı aydınlar arasında. Garip akımı da bu yönüyle kapitale ve üst sınıflara bakışı menfi idi . Bu şiir Baki nin Kanuni Sultan Süleyman’a yazdığı mersiye ye karşılık sırada halk çocuğu bir Süleyman için yazılmış ironik bir nazire niteliğinde garip akımının formatına uygun bir mersiyedir
Aynı şahsın, aynı şiiri her yıl durmadan günün şiiri seçiliyor? Sayın seçici kurul, bunun sebeb-i hikmetini bizlere de lütfetseler de merakımız zail olsa diyecektim?
İki dirhem ağır gelir ölümden, ayrılık... Usta şairi rahmet ve saygıyla anıyorum...
Özelden genele verilen bir mesaj. Tema harika işlemiş harika
Daha ne olsun
Nurlar içinde uyusun
Usta Şairi rahmetle anıyorum.
İlkokuldan beri bildiğim ve sevdiğim ve çok etkilendiğim bir şiiri büyük ustanın...
Ruhu şad olsun
Bazı şiirler derin izler bırakır saygıyla anıyoruz
Günün şiiri seçilen bu yazı, şiirden daha çok nesir'e benziyor ama muhtevasındaki temas edilen mevzunun ehemmiyeti dolayısıyla yorum yapmak şart olmuştur.
Hayat denen şey, acısıyla, tatlısıyla, hoşluğuyla, na-hoşluğuyla, elemi ve kederiyle baştan sona bir imtihandır. Bunun böyle olduğunu beyan eden yüzlerce ayet-i kerime ve hadis-i şerif vardır. Onun için, bu çetin imtihanları noktalayan ölümler nasıl Allah'ın emri ise, neticede hasıl olan ayrılıklar da Allah'ın emridir.
Bu şiirinse kaçıncı defa günün şiiri seçilip bize dayatıldığı ayrı bir husus. Bu hususta biz ne kadar kendimizi paralasak da, sayın jüri "DEDİĞİM DEDİK ÇALDIĞIM DÜDÜK" nakaratında ısrar ediyor? Piyasada şairden ve şiirden de geçilmiyor ama demek ki bu sayfaya layık yeni şiirler bulamıyorlar.
0 person liked. 0 person did not like.
İhtilal dediğin böyle yapılabilirdi ancak... Ahmet Hamdi TANPINAR'ın bir mısraından itibar, 'Yıldırımsız ve baltasız/ Bir orman böyle devrildi...'
Sanatı sanat yapmadan yapmaya çalışmakla Orhan Veli olunur bu pek bir âşikar... Yine de helâl olsun diyorum... En azından dediğini yaptı ve bütün otoriteleri titretti... Lâkin biz eskiyi reddeden sözümona şairleri pek mühimsemeyiz... Çünkü bizler 'Kökü mâzîde olan bir âtîyiz.' Yazık oldu şu bizim Orhan Veli'ye... Ve her şeye rağmen bu şiirin samimi bir üslupla kaleme alındığını izhar etmek niyetindeyim... Çünkü kalbe dokunan bir yanı var... Yine de yazık oldu Orhan Veli'mize...
Bu şiir ile ilgili 60 tane yorum bulunmakta