Denizli’nin bir köyünde.
Camide bir imam varmış.
Üş beş tane davarıyla,
Çok mütevekkil yaşarmış.
Temiz kalpli bu saf derviş.
Kadere boyun eğermiş.
Her hadise karşısında,
Etrafına şunu dermiş:
“Demek ki; öyle ölçeymiş.”
Bir gün köyünün çobanı.
Kapatmış bir mağaraya,
Hocanın davarlarını.
İstemiş Hoca araya.
Akşam sürüler dönünce.
Hoca’ya söylemiş önce.
“Davarlarını kurt yedi.”
Hoca’yı gidip görünce.
Hoca, yine şunu demiş:
“Demek ki; öyle ölçeymiş.”
O gece bir yağmur yağmış.
Her tarafı seller almış.
Köydeki bütün ağıllar,
Suların içinde kalmış.
Hep davarlar telef olmuş.
Hoca davarları bulmuş.
Mağaradaki davarlar,
Telef olmaktan kurtulmuş.
Hoca yine şunu demiş:
“Demek ki; öyle ölçeymiş.”
Kıssadan Hisse:
DEMEK Kİ; ÖYLE OLCEYMİŞ
"Hoştur bana Sen’den gelen.
İster gül ver ister diken.”
Kime gidem Sen var iken.
Demek ki; Öyle olceymiş.
Sen’den gelse türlü cefa..
Kimseden görmesem vefa.
Sürmesem dünyada sefa.
Demek ki; Öyle olceymiş.
Sevinmem ben hiç varlığa
Şikâyet etmem darlığa.
Günahımı Sen yarlığa.
Demek ki; Öyle olceymiş.
Dertlerime Sen’sin derman.
Deva gönder ya da hicran.
Nasıl buyurursan ferman.
Demek ki; Öyle olceymiş.
İster övdür, ister dövdür.
İster ağlat, ister güldür.
İster yaşat, ister öldür.
Demek ki; Öyle olceymiş.
Bela, musibet bendendir.
Günahımdan, nefsimdendir.
Rahmet, merhamet Sen’dendir.
Demek ki; Öyle olceymiş.
Kayıt Tarihi : 23.1.2015 10:44:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!