/...nal sesleri yankılanacaktı şehrin sokaklarında,
küçük kız çocukları koşacaktı ardından dizleri yaralı.../
....
bütün kısraklarını özgür bırakacaktım
bir sabah gülümseyişinle uyanmama düşlerimin
ve ‘omuz silkip 'terkedilmek’ koyacaktım diğer adını
usulca değil, tozu dumana katarak kaçar gibi gidişinin...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Oysa hala günün yüreğinde
Elektrik tadında bağıran
Kara bir katrandır zaman (ADNAN YÜCEL)
Özge ÜNAL yaşının ötesini resmediyor dizelerinde.Toy çığlıklarını ustalıkla düşürüyor kalemine.'Yüreğin bilimi' olan şiire kalıcı bir imza olarak düşeceğinin sinyallerini çok güçlü gönderiyor'Kısrak'ta.İmgelerini alkışlamak için bu hünerli kalemi büyük bir keyifle takip edeceğim..
zamansız gidişler özlenir değil mi..
ardına düşemediğimiz yankılar / yangılar...
sevgili Özge;
bu ne güzel şiir böyle!..aşka karşı dik duruşun dizeleri bunlar...biraz da hüzünlü bir havası var şiirin...saklanmaya çalışılanların, aslında gizlenemeyenler olduğu gerçeğiyle düşmüş sayfaya dizeler...
gidenin ardından söylenen ağıttı bu resmen...açıkçası içim yandı...
kutluyor ve öpüyorum sevgiyle...
not:Özge Ünal 2 olan biri daha var antolojide; o sen değilsin değil mi?:)))))
Çok güzel şiirinizi zevkle okudum. Can-ı gönülden tam puan ile tebrikler ve listemde. Yüreğiniz dert görmesin, kaleminizden mürekkep eksilmesin.
Ozge Unal guzel siirler yaziyor...
Bütün ayrılıklar zamansız, ve yerini kimse dolduramıyor. O hep orada.Tek teselli anılar. Kutlarım, çok duygulu ve güzeldi.
Birol Hepgüler.
güzel şiire tebrik , şairine sevgiler..
şiir dilini bilen kalemle karşılaşmak umutlandırdı beni yeniden antoloji adına...
eğretileme ve imgenin kullanılışı oldukça başarılı...
anlatımdaki iç ses uyumu ise tacı olmuş şiirin...
'Artık, sonbahar masalları dinleyip çığlıklarda avutuyorum sessizliği..
Ayışığının altında gizlenmeye çalışırken çıplaklığım,
gecenin denize çökmesi gibi üstümde uyutuyorum sensizliği.. '
kutluyorum, duygularını şiirce seslendiren şair yüreği...
Ozge hanım.....Duyguların güzel ve değişik bir anlatımı var çalışmanızda....Birde göze çarpan duygu ifadelerindeki çeşitlilik ve mahzunluk..........saygıyla
Bir köşesinden nedense bana hep 'ortaçağ şehir manzaraları' getirir gözümün önüne sevgili Özge Ünal'ın şiirleri ...
Bu şiirde öyle .
Teerkedilmek öncesinde, bunun hazırlığını yapmış gibi şairimiz sanki
'Ben, bütün kısraklarını özgür bırakacaktım
bir sabah gülümseyişinle uyanma düşlerimin' dizelerinden anladığıma göre. Hüzün ve ayrılık acısı sonradan gelmiş ...
Kutluyorum , güzel çalışmanızı ...
Bu şiir ile ilgili 10 tane yorum bulunmakta