Kişisel Gelişim
Seçenekler çoğalınca, insanların aklı karışıyormuş; seçenekler sınırlanınca, galiba insanların aklı bile kalmıyor!
Parfüm alırken olur bende; birkaç tane kokladıktan sonra, kokular karışıyor ve önceden bildiğime, denediğime yönelmek zorunda kalıyorum. Kafa karışıklığı da buna benzer! Olası senaryolar artınca insan en eski öğretiye, daha bebekken öğrendiğine kaçıveriyor! Ne de olsa denenmiş! Yenilik, güme gidiveriyor! Bu nedenle yeninin kabulü kolay olmuyor! Doğru olup olmamasından ziyade yeni olması özellikle ezber eski öğretilere uygun görünmemesi kaçma nedeni! Bunu eleştirmiyorum, sonuçları açısından inceleyeceğim!
Bin yıllardır insanlar dededen toruna bazı nakilleri kendi ortamında ezber etmiş ve hayatının tüm aşamalarına yaymış! Bu ezberler; ahlak kuralları, dinsel öğretiler, geleneksel davranışlar olabilir! Hatta eski zaman filozoflarının öğretileri de olabilir! Yeniye olan direnç her durumda olumsuz değil elbet! Önyargılar insanları olası tehlikelerden korur! Sütten ağzı yananın yoğurdu üflemesine benzer! Dibi görünmeyen suya balıklama atlamamak gibi…
Peki, insan nasıl gelişecek?
Eski öğretilerde çakılı kalanların yeni öğretilere olan direnci nasıl kırılacak?
Elbet öğrenme süreci yenilenmeyi ve yeni deneyimleri de tetikler!
Uzaktan kumanda ilk çıktığında, yaşlıları muziplik olsun diye aldatan bir akrabam vardı! Eve ilk uzaktan kumandalı televizyonu aldıklarında; “Bak babaanne, bu televizyon bana alıştı; yalnız benim sesimle açılır, kapanır, kanal değiştirir, sesi artırıp, yükseltir! ” Bir yandan da televizyona komut verip elindeki kumandayla çaktırmadan komuta uygun düğmeye basardı! Babaannenin şaşkınlığı elbet uzun sürmedi. Şimdi sese duyarlılar var, üç boyutlu olanlar var! Sinemalarda sekiz boyutlusu varmış; ben henüz izlemedim! Yeni olan, öğrenilene kadar şaşırtır, sırrı öğrenilince şaşkınlık da gider!
Popüler öğretilerde de durum buna benzer! İlk çıkışta şüpheyle karşılanırlar! Sonra bu şüpheler eski ezber öğretilere uyarlanır ve kabul görür! Hatta bazı “Kuantum” lafları da yeni çıktıklarında hurafelerle desteklenmek zorunda kalındı! Yeni öğretileri öğrenenler eski öğrendiklerini atar sanmayın! Saklar ve bu yeni öğrendiğine yamamaya çalışır! Yani yeni öğrendiği popüler şeyler eski öğretilerle ne kadar paralellik arz ederse o kadar kolay kabul edilir! Bu nedenle, popüler alanda geyik yapanlar, aralara kutsal ve geleneksel kabul edilmiş şeyleri serpiştirir! Bunu ben de yaparım, yazılarımda! Kim bilinçli olarak yerli yerinde kullanır, kim popülerlik adına kullanır; bunun ayrımını elbet herkes kendi yapmalı!
Yeni öğrenilen şeylerin, eski ezber öğretilerle paralellik kurduğunda kabul görmesi daha kolay olunca da; bilim hurafeciliğine, ilim hurafeciliğine, kutsal hurafeciliğe ve ideolojik hurafeciliğe kapı açılıyor! Yani yeni bir şey söyleyip kabul görmek adına hurafeciliğe prim vermek kaçınılmaz!
“Eskisi olmayanın yenisi olmaz! ”
Temeli olmayan bina ayakta durmaz! Gelişmek için temeldeki hurafelerden de kurtulmak gerek! Bu binayı yıkmadan temeli yenilemeye benzer! Ne kadar zor değil mi? Canlı organizmalarda kendini yenileme çok daha kolay yapılıyor! İnsan bedenindeki hücreler devamlı yenileniyor! O halde beyindeki öğretileri yani temel öğretileri de yenilemek mümkün! Bina yapı malzemesi gibi taştan değilse beyindeki hücreler; pekala yenilenebilir! Ayrıntı şurada; eğer kişinin eski öğretileri sağlam değilse zaten eğrelti ise yenilenmesi çok daha zordur! Tezat gibi değil mi? Burada tezat yok; hücre sağlamsa yenilenmesi de o kadar kolaydır, hastalıklı ise yenilendiğinde de hastalık devam eder!
Sözü şuraya getireceğim. Yeniyi kabul, eski hurafelerden geçiyordu bu genelde böyle değil mi? Arif için yeniyi kabul eski hurafelerden neden geçmez! Arif, kendini geliştirdiği için eski hurafeleri atmak ona zor gelmez! Yerine koyduğundan da emindir, attığından da… Arife hava hoş da genel olarak çoğunluk ne yapsın! Kolaycılık edip “Arif” olarak tanımladığı kişilerin ardından gitmeye kalkınca ne olur? Arif olarak bildiği, tanımladığı kendi ile potansiyel eşitliğe sahip olan kişinin uydusu olmak gibi bir duruma düşer! Yani bedava yemek yok! Bedava yemeğin ardında bir neden mutlaka vardır! En olumlu neden hayırsever kişinin bedava yemek dağıtıp sevap kazanması! Bu da bir amaç değil mi. Bu da bir potansiyel kazanma çabası değil mi? Konumuz bu değil…
İnsan yenilenmek ve gelişmek için gayret sarf etmek istemediğinde sorun çıkıyor zaten! Kolaycılık yüzünden geliyor ne geliyorsa çoğunluğun başına! Hani kurda, ensen neden kalın diye sormuşlar; o da kendi işimi kendim yaparım da ondan! Demiş! İnsanın kendini geliştirmesi kendi işidir! Bu işi başkalarına ısmarlarsa olacaklardan kendi sorumlu olmayacak sanır! Oysa bizzat kendi hayatından kendi sorumludur! Kendi yaşamını geliştirmek için başkalarını görevlendirmek, ücretli olarak bu işi yaptırmak kişinin asıl gelişimini sağlamaz! İdeal oranda sağlamaz! Bu parayla birini tutup zayıflama egzersizi yaptırmaya benzer! Bu alanlarda da sektör oluşur ve popüler hurafelerle zevahir kurtarılmaya çalışılır!
Son tahlilde; insan kişisel gelişimi için bizzat kendi çalışmak ve gayret sarf etmek zorundadır! Kişisel gelişimcilerin gereksiz olduğunu da söylemiyorum. Onlara başvurmak bile kişinin kendini geliştirme çabasıdır aslında. Ayrıntı şu; kimse kendini, kendisi kadar geliştiremez! Danışan, danışılanı geçemeyeceği için bu çabayı yeterli saymak hata olur! Öyle ise danışın ama bildiğinizi, bilinç edindiğinizi yapın! Danışmayı kendinizi geliştirmek için yapın, yoksa bu alandaki çabayı geçiştirmek için değil!
Selametle;
Ahmet Bektaş
Ahmet BektaşKayıt Tarihi : 26.5.2013 01:30:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Son tahlilde; insan kişisel gelişimi için bizzat kendi çalışmak ve gayret sarf etmek zorundadır! Kişisel gelişimcilerin gereksiz olduğunu da söylemiyorum. Onlara başvurmak bile kişinin kendini geliştirme çabasıdır aslında. Ayrıntı şu; kimse kendini, kendisi kadar geliştiremez! Danışan, danışılanı geçemeyeceği için bu çabayı yeterli saymak hata olur! Öyle ise danışın ama bildiğinizi, bilinç edindiğinizi yapın! Danışmayı kendinizi geliştirmek için yapın, yoksa bu alandaki çabayı geçiştirmek için değil!
![Ahmet Bektaş](https://www.antoloji.com/i/siir/2013/05/26/kisisel-gelisim-yazim.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!