Koştum. İsyan ettim, haykırdım, sövdüm saydım.
Arada bir soluklandım.
Yoruldum dinlendim belki bir gün belki bir ay.
Koşuyorum, koşucağım.
Tadıcam her şeyi, en çokta acıdan, kendimden kaçıcağım.
Zevk ve hevesim boyunca, alıcam hayatı taşşağa.
Saflıktan yana hayatım
Tuval gibi boyanmış
Sanattan anlayanlardan ziyade herkesin eli var
Kirleten zaman mı , insan mı , yaşanmışlıklar mı
Deneyim diyip geçsem ne yazar
Olanlar beni öldürüyor
Çağır beni geleyim ,
Kucakla tüm karanlığınla ince ruhumu
Tut ellerimden
Sürükle , götür bu yerden
Çağır beni geleyim,
Yazıyorum , karalıyorum.
Anlaşılmayacak olmaktan değil açıklamaktan yoruluyorum,
Ayağım takılsa tutmayacak insanlar tarafından eleştiriliyorum.
Yalnız geziyorum , kendi yolumda çakıllara batıyorum,
Eziliyor , eziliyor, eziliyor ve büzülüyorum...
Onların gördükleri ayaklarımın üstü,
Ben ne zaman inmek istesem mağaramdan
Daha çok sokuluyorum kalemime kağıdıma
Onlarsız hiçbir şeyim, benden geriye bir et parçası
Ben ne zaman çıkmak istesem o dört duvardan
Gökyüzündeki bulutlar ağırlaşıyor, havada bir koku
Kırılıyorum eklemlerimden, son günlerde vitaminim mi düşük ne?
Yabancısın ait olmadığın yere
Yabancısın, anlaşılmadığın yere
Ve hep yabancı kalıcaksın açıklamak zorunda olduğu her şeyde
Ayaklarımın dolanması gerekirken dilimin dolandığı bu dönemlerde
Hata yapıp öğrenmem gereken bu dönemlerde
Büyümek zorunda kalmış, ayağı takılınca düşmesi ayıplanmışım ben
Başta yaranmaya çalışırken bir başkasına
Şimdi yetemiyorum kendime
Birisi uyandırsın rüyamdan
Değişmez bir parçam
Etrafım param parça'm
Dağılır ruhum, ki dumandan ibaret
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!