Kılavuzsuz bir ipin ucu
Topacın dönüşündeki yavaşlama
Bağ bozumu zamanı
Öksürüğe gizlenmiş bir hıçkırık
Yalana alışık tebessümler
İki ucu birleşik bir rota
Ortada Semazen ben miyim
Kim koyduysa yüreğime ışığı
Oysa ben karanlıklara aşığım
Ya da karanlık bana
Neticede bir aşk var ama
Ateş kusan ejderhaların dudağında yolun sonu
Sıcak yatağıma giderken Cennet’i görebilir miyim acep
Küskün de değilim nefes almaya lakin
Şu merak öldürecek beni, şu merak
Acaba nasıl?
Sevda da değil nefret de
Anlamsız bir zincir, anahtarsız bir kilit
Ben durmak isterim de
Merdiven yürüyor
Gözlerimde ifrit
Yok be şair bırak salı rüzgâra
İster tayfun olsun adı ister meltem
Harita zaten yırtık, pusula hiç olmadı ki
Sen gitmesen bile yaklaşır kıyı
Sök at artık alnındaki uykuyu
Yeri öpsün bırak
İşin kolayı hep yarına ötelemek
Hangi küfe ağırlaştı şimdiye kadar
Neden insanın doğru bildiği şeyler yapmadığı şeyler olur ki
En kötüsü kendine küsmek sanırım kızgınlığın
Aman ne olacaksa olsunu kabullenmek
Yer belli zaman meçhûl
Belki de yarın bu gündür
Onura selam gönder avuçlarınla
Söz’ün en zor söylenen olduğunu kimse bilmez
Şeref ve haysiyet
Alın size sırlarla dolu bir perde
Bukalemun rengi
Sorular dudaktan mı çıkmalı illa
Ya da yazılmalı mı bir parşömene
Düşünce soru mudur
Beklemek, gitmemek, dönmemek, gelmemek
Yaş iş
Yaş aslında kuru mudur
Dokunulan yer önemli
Aynaya dön
Her gün yeni çizgilerin ressamı
Dört mevsimde yaprak
Yerde toprak
Kayıt Tarihi : 15.2.2011 02:38:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!