Tarih on eylül iki bin dokuz
Yetmiş yaşına girdim bugün
Gözlerimin önünden film şeridi gibi geçti
her gün ayrı ömür törpüsü
Ne kadar yaşarsa yaşasın
kısa değildir de nedir
şairin yaşam öyküsü.
Yıl bin dokuz yüz kırk
şıra zamanı
kent Gaziantep…
“Doğduğum yer güzel bir kentti” demeli miyim?
Ya da başlamalı mıyım şöyle bir şiire:
'Gözleri hönnüsü üzüm/ sözü pekmez yarim/
Tatlı yiye tatlı konuşak/baklava kentinin kızı/
fıstıklar bene durmadan ban'a gel...'
Ben; fıstıkların olgunlaştığında dış kabuğunda oluşan kırmızı renktir.
Olgunlaştığında insanın ödülü ise bavulsuz bir yolculuk…
Bence kentler tek başlarına güzel değildir
kentleri güzelleştirenler insanlarıdır.
Eğer ayrıldığınız bir kentte bıraktığınız
İnsanlarla yeniden buluştuğunuzda
kucaklayabiliyorsanız onları sevgiyle
işte o zaman, o kent güzeldir.
Otuz yıla varan gurbet yıllarından sonra
yeniden döndüğümde doğduğum kente
Sayılamayacak kadar çok insanla kucaklaştım.
Günlük bir gazetede onları yazıyorum şimdi:
Benim Güzel Gazianteplilerim…
Yaz yaz bitmiyorlar
Söyler misiniz bu kent
güzel bir kent değil de nedir öyleyse?
Ne mutlu bana
Karşılaştığımda görmezlikten gelmedim hiç bir dostumu
görmezden gelmedi hiç biri de beni.
Sevgiyle kucaklaştık hepsiyle de…
Gezgin gazete satıcılığı yaptım çocukluğumda
matbaa çıraklığı, ilkokul öğretmenliği sonra
bir güldürü gurubunda metin yazarlığı
tiyatro oyunculuğu, gazetecilik, öykücülük yaptım.
çocuk oyunları, çocuk öyküleri, çocuk romanları yazdım boyuna
yazıyorum da hâla…
Ödüller aldım bir yığın
yine de kanıksamadım onlara.
Yıllar ne çabuk geçiyor
emekli oldum bir gazeteden
bin dokuz yüz doksan iki yılında
adı emekli
şairin, yazarın emeklisi olur mu?
Bir yığın da evlilik yaptım iyi mi
mutluluk atlı ben yaya…
İlk evliliğinden doğan, iki çocuğum var
Ayıp olur öbürlerini saymazsam
Yazdıklarım da çocuklarım değil mi?
Dünyanın dört bir bucağındaki
sarı, kara, beyaz, kızıl derili olan
kimileri açlıktan, susuzluktan, ilaçsızlıktan ölen
daha yaşamanın ne olduğunu anlamadan
çocuklar çocuklar çocuklar ölen
benim çocuklarım değil mi onlar?
Son eşimle yaşıyorum şu ara
Kıskanç mı kıskanç
Dizinin dibinden ayırmıyor beni
Hiç bir eşimden alamadım ondan aldığım tadı
Bilgisayar adı.
Günde on beş saat yazarak,
okuyarak, hayatı izleyerek
kendime emek vererek yaşıyorum.
Hâla yazabildiğim için
yaşadığım için sevinçliyim.
Bilemiyorum, bakalım daha ne kadar sürer
bu sevinçlerim?
Yaşamıma yaşam,
öyküme öykü diyebilirseniz eğer
İşte benim yaşam öyküm
Hiç de kısa değilmiş meğer.
Kayıt Tarihi : 25.3.2009 13:20:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)