Gökyüzünün siyahtan maviye boyandığı saatlerde uyandı kadın. Güneşin ışığı içinin karanlığını aydınlatmaya yetmiyordu. Neydi onu bu kadar üzen, bu kadar karamsarlığa sürükleyen. Dün akşam sevgilisiyle yaşadığı o büyük tartışmaydı tek canını sıkan. Saçlarını kısa kestirdiği için kızmıştı kadına. Ama bilmediği şeyler vardı adamın. Bir kadın neden saçlarını keser bilmezdi. Acıdan keserdi kadınlar saçlarını. Sevgisizlikten keserdi ilgisizlikten keserdi. Neyin var diye sorması gerekirken kızmakla yetinmişti sadece. Ama kadın onu o kadar çok seviyordu ki adamın açtığı yaralara bile aşıktı. Yattığı yataktan doğrularak yatağın yanında bulunan masanın üzerindeki sürahiye uzandı. Bir bardak su doldurdu. Bir yandan suyunu içiyor bir yandan da kaldığı odayı süzüyordu. Kendi kadar dağılmıştı odası. "Kendini toparlamak bir oda toparlamak kadar kolay olsa keşke." dedi. Elindeki bardağı masaya bırakıp kalktı yataktan. Dağılmış saçları umurunda olmadan odasından dışarıya açılan balkona doğru ilerledi. Balkonun kapısını açınca dağınık olan saçı daha bir dağılmıştı. Kendi dağınıklığı ile yarışamıyordu hiç bir dağınıklık. Saçlarını elleriyle geriye atmaya çalıştı ama unutmuştu saçlarını kestiğini. Soğuk balkon demirlerine kollarını dayayıp kendi gibi ezilmiş paketinden bir sigara çıkarıp yaktı. Kafasını gökyüzüne kaldırıp sigarasını üfledi. "Kadınlar saçlarını sadece saç kırıklıkları için kesmeli kalp kırıklıkları yüzünden değil. Ve Bir kadın saçlarını kesecek kadar cesaretliyse, adamda bileklerini kesecek kadar cüretkar olmalı." dedi.
Şark'ın bu sevimli,güzel köyünün
Cenneti andıran bir akşamıydı.
Sizi ilk balkonda gördüğüm gündü,
Yüzünüz sararmış gibi göründü,
Osman bey tebrik ederim.
Kadın
Acı
Yıpranmışlık
Vefasızlık
Çok güzel ifadeler.
Kutluyorum
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta