Arkadaşının ısrarlarına dayanamayıp gitmişti o partiye. Daha içeri adım atar atmaz insanları grup gurup sohbet ederlerken görünce pişman olmuştu geldiğine,ne de olsa kimseyi tanımıyordu onu davet eden arkadaşından başka ve o da ortalıkta görünmüyordu.
Masa üstünde duran boş bir bardağa gene masa üstünde bulunan votka ve vişne suyundan atıp sessizce bir köşeye çekilip votkasını yudumlamaya başladı.İçinden de hafif hafif arkadaşına sitem ediyordu. Birden yumuşak ve güzel bir ses duydu kendisine Hoşgeldiniz diyen.
Genç adam yanına gelen genç kadını fark etmemişti bile. Sese döndü ve döner dönmez Hayatında gördüğü en güzel gülümsemeye sahip son derece güzel kadını karşısında buldu ve o kadın kendisine Hoşgeldiniz diyordu. Genç adam olduğu yerde dondu kaldı harfler boğazında düğümlenmiş gibiydi. Tüm zorlamasına rağmen ağzından tek bir söz çıkaramadı yutkundu yutkundu durdu. Genç kadın ise karşısında o muhteşem gülüşüyle duruyordu. Genç adam istem dışı bir hareketle genç kadina elini uzattı genç kadında kendine uzatılan eli tuttu.
Bu bir birlerinin ellerini tuttukları ilk gün olmuştu. Parti boyunca bir daha hiç görüşmediler. Ama genç adamın beynine kazınmıştı o muhteşem gülüş ve o muhteşem yüz. Önce arkadaşını buldu sonra genç kadın hakkında bilgi aldı. Artık her sabah gün doğmadan onun evinin oraya gidiyor onu görmek için saatlerce beklemek zorunda kalsa bile görmeden oradan ayrılamıyordu. İş yerinden gelen tepkileri bile önemsemiyordu. Sadece ama sadece onu görmek istiyordu.
Aylarca bu sahne her sabah tekrarlandı. Genç adam ona yaklaşacak bir fırsat arıyordu ama genç kadın evden hiç yalnız çıkmıyordu. Yanında hep yaşlıca bir adam oluyordu.
Nihayet aradığı fırsat bir gün karşısına çıktı.Genc kadın evden yalnız çıkmıştı. Evden biraz uzaklaşınca hemen yanına yaklaştı ve zorla da olsa Merhaba diyebildi.
O gün sadece arkadaş olmuşlardı Zamanla birbirlerinden ayrı kalamayacaklarını anlamışlar ve harika bir düğün ile evlenmişlerdi.
Çok mutlu bir birlikteleri vardı. Genç adamın tek bir huyu vardı, her gün evinden çıkarken ağzına bir tatlı ya da bir çikolata atar öyle dışarı çıkardı.İki çocukları oldu. Çocuklar büyüdü onlar yaşlandı. Adam şeker hastalığı başlangıcında olmasına rağmen evden çıkarken mutlaka tatlısını gene ağzına atıp çıkıyordu,karısının tüm uyarılarına rağmen.
Kadın " Ne olur can gözüm evden çıkarken şu tatlı yeme huyundan vazgeç. Bak artık yaşlandık bize bu tür şeyler artık sakıncalı."
Adam"Gülümsemesini Allah'a emanet ettiğim kadınım. Bir tanecik tatlıdan bir şey olmaz. Ne olur onu da çok görme bana" Kadın kocasını kıramazdı. Ama adamın şekeri hızla yükselmeye başlamıştı Kadın kocasına bir şeyler olacak korkusuyla evdeki bütün tatlıları çikolataları sakladı. O sabah adam evden çıkmak zorundaydı. Dışarıda yapılacak işleri vardı. Evde aramadığı yer kalmadı ama bir tane tatlı bir şey bulamadı. Toz şeker bile yoktu evde. Mecburen hiç bir tatlı atmadan ağzına evden çıkmak zorunda kalmıştı.Kadın kocasını uğurlamış ev işlerine dalmıştı. Aradan iki üç saat geçmişti evin telefonu çalıyordu. Arayan büyük oğluydu.
"Anne kardeşim seni almaya geliyor" dedi
Kadın "Baban evde yok oğlum o gelmeden ben bir yere çıkmam"
"Anne babam yanımda kardeşimde seni alıp buraya getirecek"
"Oğlum babanın ne işi var yanında. Korkutma beni babana bir şey mi oldu"
Oğlan ağlamaklı
"Anne ne olur konuşamayacağım sen kardeşimle buraya gel"
Kadın kötü bir şeyler olduğunu anlamıştı telefon elinden düştü oraya yığıldı kaldı. Küçük oğlan annesini baygın bulunca onu da hızla hastaneye götürdü. Doktorlar ilk müdahaleyi yaptıktan sonra onu bir odaya aldılar. Kadın kendine geldiginde oda da çocukları, doktor ve hemşire ile beraber duruyorlardı. Kadının ilk sözü "Babanız" oldu.
Büyük oğlan doktora baktı doktor başıyla onay verince konuşmaya başladı.
"Anne babam da burada. Evden çıktıktan bir süre sonra bir kamyon çarpmış ona hemen buraya kaldırmışlar. Cebindeki telefondan bana ulaştılar haber verdiler."
Kadın "Babanız, babanız nasıl peki"
Oğlan "Yoğun bakımda anne"
Kadın yatağından fırladı. Doktor hemşire tutmak istese bile başaramadılar. Hızla yoğun bakım ünitesinin olduğu yere gittiler. Kadın "Yanına gitmeliyim onun lütfen" dedi.Doktorlar kendi araları da bakıştılar ve kadını hemen hazırladılar. Kısa bir süre de olsa izin vermişlerdi kadına. Adam yatakta sessiz ve derin bir uykudaymış gibi yatıyordu kadın yanına girdiğinde. Kadın kocasının elini tuttu sevgiyle. Birden küçük bir mucize yaşandı, adam gözlerini açtı. Karısına baktı ve ağzından mırıltı gibi hafif ama anlaşılır biŕ şekilde konuşmaya başladı.
"Gülümsemesini Allah'a emanet ettiğim. Hayatimda ilk kez ağzıma tatlı bir şeyler atmadan çıktım ve duam ilk defa yarım kaldı. Ben her sabah evden çıkarken tatlı mı agzıma alır ve Allahıma şöyle derdim. Ağzımın tadıyla evimden çıkıyorum, ağzımın tadıyla evime dönmemi nasip et"
Kadın "Bilmiyordum bilmiyordum can gözum""
Adam " Evet belki evime o ağız tadım ile dönemedim ama bu yaşamdaki en büyük en güzel tatlıma dönmemi nasip etti"
Kadının elini tuttu dudaklarına götürdü ve incitmeden nazikçe öptü "Seni seviyorum gülüşünü Allah'a emanet ettiğim"
"Seni seviyorum bu yaşamdaki can gözüm"...!!!
Yüksel ŞEKER
Yüksel ŞekerKayıt Tarihi : 3.12.2019 11:51:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Yüksel Şeker](https://www.antoloji.com/i/siir/2019/12/03/kisa-hikaye-1.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!