Ela bir fırçanın kızıl tüylerinden koparıp
düşlerde maviye uyandıracağım sessizce seni
Çalıp sürrealist sevişmelere tuvalimde
sunağımda rüzgar rüzgar tanyeline ekeceğim sevgili!
Kocamış baharlardan çekerken yalnızlığın zulasını
Gurubun begonvil sancılarından
fuşya ağızlı kızlar patlatacağım
Bir güvercin konacak paletimin lisanına
Yangınlara çalacak turkuazlar
Titrerken zemherinde ayaz ortalarının
Büstiyerimin beline dolayıp gökkuşağını doğrulacağım,
bakışlarının bana uzayan mihracına
Serseri bir mayın gibi düşeceksin
sarhoş kollarına vaktin
İncinen telaşından yüreğimin çiseleyeceğim
Şiire taşıyacağım
secdesindeyken şafaklar suskunluğunu
Yanarken aralığında eşiğin
göğsümden taşan denizlerden çözüleceğim
Gizlerimde şımartıp
kadife tomurcuklarından tenin göğe fışkırtacağım
Aklanma seanslarında kutsanacak güller
Basacağım harını kafesinin
Aralayıp doluşacağım buz mavisi çığlıklarına
Salıp saçlarımı yelelerine ruhunun
karışacağım ak perçemlerinin yırtılan dansına
Şişesinden içeceğim seni kuzeylerimin
Akışkanlığında tutuşurken yakamozlar
Kumsallarımda sedefim
Deniz kabuklarında melodim benim
Doldurup doldurup süzdüğüm havuzuna sevdaya soyunacağım
Dem aldıkça aşufte süzülüşlerin beline sarkan yıldızlardan
Seveceğim verip sırtüstü ıslaklığına yosunların
nefes nefes ahh
Yalnızlığına sığınacağım çiyli koynunun
Kozasında gençliğimin günden kovulan bebeğini alıp düşüme
gecelere çıkaracağım
Ayartacağım sevgili
düşerken kirpiklerinden gamzelerine deli deli
Körpem harem tenhalarımda ıslığım
Yalnızlığımda sokağım
''meğer aralıklıymış dişleri ondanmış aklımdan çıkmayışı''
Seyrelmiş gülüşlüm
Keten helvam
Gün kaçığım üşütüğüm karanlığımda
Coşacaksın canım
Coşacaksın ansızın bastıran sağanaklarca sende bana
Sine-i sızısından kurumlarımın
gelincik gelincik döküleceğim tizlerine
Üstelik, ince topuklarını giyinmiş
kırıtırken nazlı edalı yalıçapkınlarınca incecik bileklerden çalım çalım
Epifitlenecek mızrapları küllü bakışların
Kimseler görmeyecek söz
Sadece turkuaz çatısı kucağımın
Öylesi banacağım tatlı suyuna çeneciğinin
Şımarıklığına işleyeceğim için için
ayaklarıma düşen ak köpüklerinden
Ah olgunluğum
gün ağartılarında
Giyineceğim haylazım
giyineceğim akarken kuyruğundan yıldızlar
kızıl kısraklarca seni
Erik çiçekleri fışkıracak gözeneklerimden
Damlayacağım avuçlarına yorgun argın
Çizgilerine yazacağım adımı
Kaybedeceğim oracıkta dünü bugünü yarınımı
Polen polen aşılacağım sıcağında
Bir sevda ki ah nasıl desem
Gül ağızlarınca kızaran utancından kaçarken
sayıkladıkça kuytucuğunda sırılsıklam
Çizgili gömleğini aşırıp derinleştiğim gölgesinden hayalinin
parmak uçlarına sabahın çıplak ayak kalkan
Sensizliğinde fesleğenlere
Sizin dağların fesleğenlerine sıcak sıcak yağan
Bir sevda ki bildiğin
kış güneşi!
''altı yedi sayı 12''
Filiz Kalkışım Çolak
Kayıt Tarihi : 26.1.2018 23:02:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Filiz Kalkışım Çolak](https://www.antoloji.com/i/siir/2018/01/26/kis-gunesi-40.jpg)
üstelik ince topuklarını giyinmiş
kırıtırken nazlı nazlı yalıçapkınlarınca
incecik bileklerimden
çalım çalım döküleceğim
TÜM YORUMLAR (1)