Aslımı sorarsanız, nereliyim, ben kimim?
Kısaca anlatayım, işte size kimliğim:
Cacebey, Aşık Paşa, Ahi Evran benliğim,
Bahçeleri gül kokar, eski adı Gülşehir...
Âlimlerin otağı, yuvam benim Kırşehir...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
kırşehire selam dizelere alkışşşşş
Şiir değil, destan....
Anlamlı, duygulu, teknik yapısı sağlam, sımsıcak....
Yürekten kutlarım şairim.
Tam Puan + Ant.
Sevgilerimle....
Nafi Çelik
Kaleminizi 10 puanla kutladım
'Şair Ahmet Ayaz' grubuna
üye olmazmısınız?
Ahmet Ayaz
Şiirinizi 77 sırada 10 puan kutluyorum.
Kaleminize sağlık diyorum.
Ahmet Ayaz
Şiirinizi 77 sırada 10 puan kutluyorum.
Kaleminize sağlık diyorum.
Ahmet Ayaz
30 yıllık bir Kırşehirli olarak keyifle okudum ve kutladım bu anlamlı Kırşehir güzellemesini.
Bize bir şey bırakmamışın ki kahvecioğlum ne desek şimdi....
Ahiler diyarında geçirdim ilk baharı
Hazana döndü mevsim döndüm sarı gazele
Biter mi gurbet elin ne yangını, ne harı
Al kalemi eline, yaz derdimi yaz hele.
Hasret kaldım sılama yüreğim ataşlarda
Sönmesi mümkün değil kar gelse Erciyes'ten
Her yeni gün gönlümde, bin elemle başlar da
Nem kapar esen yelden, yürek yakan her sesten
Cümle âlemin derdi sanki başım üstünde
Ezer beni yoğurur çıkamadım hiç düze
Çile dolu defterim armağandan üstün de
Yine de ara sıra söz geçmiyor can öze
Gönül sevdiklerini hep yanında istiyor
Kapının arka yüzü gurbet değilmiş gibi
Her gönülde bir isyan, azarı gurbet yiyor
Halbuki çizmiş yolu kâinatın sahibi.
Ne söylesek boş artık değişti devran, düzen
Gurbet herkese mekân, herkese diyar oldu
Bizlere uymak düşer bilir yazıyı yazan
Şikâyete yok niyet,hükmü koyan YÂR oldu.-- gelin
Diyiverdim ayaküstü . Armağan olsun bu güzel şiire.
ayakta alkışlarım çok güzel şiirlerden biri sivastan kırşehire kucak dolusu selamlar.
Güzel memleketimin güzel bir şehrini kaleminizden etkilenerek okudum, teşekkürümle + puan, selamlarımla.
Yüz seksen yedi kuş’um; Seyfe Gölü’nde öter,
Karstikmiş Obruk Gölüm, her an gözümde tüter.
Hirfanlı’da balıklar; yayın, sazanım yüzer,
.........Bahçeleri gül kokar, diğer adı Gülşehir...
.........Barajların yatağı, yuvam benim Kırşehir...
Hirfanlı'da balıklar yayın, sazan tur atar --- olsa mıydı ?
öter
tüter
yüzer -- uymamış
Bütünüyle harika bir şiirdi. Yürekten kutluyorum
Daha önce geldim mi bu sayfaya bilmiyorum. Olsun bir kez daha okumak kısmet oldu
KIRŞEHİR
Hem gurbetim oldun, hem de mekânım.
Bir yanım sılada, burda bir yanım,
Senden ayrılmaya dayanmaz canım.
Gurbetim de sensin, son diyarım da.
Şirinsin bilirim ezelden beri,
Adını duyurdun Ahiler yeri,
Eskiler bilir de tanısın geri,
Gurbetim de sensin son diyarımda.
Hasretim kocaman, dertler dizili,
Anasız babasız bağrım sızılı,
Tükettim sinende çeyrek yüzyılı,
Gurbetim de sensin, son diyarımda.
Ahi Evran, Aşık Paşa Caca Bey
Muharram Usta’yı kervanbaşı say.
Neşet Ertaş sazı ne bulunmaz şey,
Gurbetim de sensin, son diyarım da.
Ekmeğini yerim, suyun içerim.
Alın yazımdasın sıla seçerim.
Belki değil kesin burda göçerim.
Gurbetim de sensin son diyarım da.
8.05.2008
Kırşehir.
:)))
boşuna değilmiş kanımın kaynaması size.
eee yan komşuyuz sizinle. ( kırıkkale/ delice)
Bu şiir ile ilgili 99 tane yorum bulunmakta