Kırpıntı… Şiiri - Esra Erdoğdu

Esra Erdoğdu
37

ŞİİR


22

TAKİPÇİ

Kırpıntı…

Yelelerinden şems harelenir
Babil’in
Beslenir ayn…
Arıtılmış hülyalardan
Hû çeker Yusuf,
Züleyha sayıklar meçhulleri
Dermansız düşer yağmur telveye

***

Kandiller filizlenir
Kıvrılan Nil’in suskusunda
Sûru üfler…
Asur surlarında
Nisa nın tırnakları zahiri sorguda
Zar atılır mı âşık yerine?

***

Kurur köşeleri kahvelerin
Kelimeleri yutar
Çarkıfelek
Saçaklarında büyür ela
Düş(er) rahvana asırlar
Fresklere gark uykularda…

Acemi Kalemler Edebiyat

Esra Erdoğdu
Kayıt Tarihi : 25.9.2008 00:41:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Ahmet Durgut
    Ahmet Durgut

    TEBRİKLER...yüreğinize sağlık sn Esra ERDOĞDU hanımefendi
    En derin hürmetlerimle...başarılar dilerim...
    Her şey gönlünüzce olsun..esen kalınız her daim.

    Cevap Yaz
  • Abdulbaki Akpınar
    Abdulbaki Akpınar

    en iyilerden biri

    Cevap Yaz
  • Osman Erdoğmuş
    Osman Erdoğmuş

    Doğum gününüz münasebeti ile uğradığım sayfanızda,
    Bu güzel çalışma ile karşılaştım.
    Tebrik ederim

    Yaşayacaklarınız,
    Yaşadıklarınızdan

    daha renkli,
    Daha hareketli,
    daha bereketli
    Geçmesi temennisi ile

    Doğum gününüzü tebrik eder
    Sağlık
    Afiyet
    Başarı dolu bir ömür
    Yüce Rabbimden niyaz ederim

    Osman ERDOĞMUŞ
    SAKARYA

    Cevap Yaz
  • Mehmet Emin Seymen
    Mehmet Emin Seymen

    Bu şiiriniz bana; Urfa Sıra Gecelerinde çok sık okunan Yusufu Kaybettim Kenan İlinde isimli ilahiyi hatırlattı. Kaleminiz çok güzel ve akıcı. Tebrik ediyorum.

    YUSUF'U KAYBETTİM KENAN İLİNDE

    Yusuf'u kaybettim, Kenan ilinde...

    Hüznün çocuklarıyız biz. Yüreğimiz kabuk bağlamış yaralarla. Bir dokunulup, bin ah işittiren yürekler. Acı katığımız.Umut örselenmiş yüreğimizde sadık bir yoldaş...

    Güneş en erken bize doğar, ilk ışıklarını bizimle paylaşır,geceden yalnız bırakmamışız dostumuzu.Yüreklerimizi ısıtır,sonra da bizi geceye bırakır...Yıldızlara...Uzaklara...Derinlere... Karla kaplı yüreğimiz üşür, yalnızlıktan...


    Yusuf bulunur, Kenan bulunmaz!

    Bir tebessüm etmişsek Güneş'e, bin defa da sessizliğinde ,sensizliğinde ve gecenin eşliğinde ağlamışız.Kuyuya bırakılan Yusuf'uz...

    Dudaklarımızın kenarında mütevazi bir tebessüm saklıdır.Gözyaşıyla beslenen... Kim bilir belki umut oradan yeşeriyordur yüreklere... Sakın dokunmayın yüreğimize.Vardır her zaman hüzün gözbebeklerimizde, bir dokunulsa akıp dudaklara doğru kayacak olan bir yudum gözyaşı seli...

    Kuyuya terk edilen ey Yusuf! İhanetin hançeri sürekli aynı ellerde midir? Her zaman kardeşler mi bırakır kuyuya? Ya anneler? Ya babalar? Onlarda bırakırlar mı evlatlarını kuyuya? Bir ömür kuyuda geçer mi Yusuf? Sahi kervancılar ne zaman geçecek buradan

    Bu aklı fikr ile Leyla bulunmaz...

    Yusuf! Ey Mısırın Sultanı!

    Peki ya ben kimim? Neden kuyu? Benim Mısır'ım neresi? Kader garip bir bilmece midir ey Yusuf? Ne zaman çözülür bu bilmece?
    Gecede neler gizlemiş sahip? Neden uykusuz geceler? Neden tatsız hayat? Neden içtiğim suyun tadı yok? Yoksa...
    Yoksa bu kuyunun suyu mu?

    Yusuf! Bir ömrün vebali nedir? Ödeyebilir mi bir insan bunu? Kuyudan ne zaman çıkılır Yusuf? Ellerimi uzattıkça engelim çarpıyor Yusuf? Bir küçük kuş gibi dışarı çıkmak için çırpındığımda , kafese çarptığımda , elimde sadece yorgunluk kalıyor! Yüreğim acıyor! Başım yorgunluktan dönüyor! Yorgunluğum bedenden değil ha!
    Zihnin o kadar yoğun ki Yusuf?

    Bu ne yaredir ki derman bulunmaz!

    Sahi sen kuyuda iken neler yaptın? Kimlerle arkadaş oldun? Kimi sırdaş tuttun masum yüreğine? Nemli duvarları mı? Nasıl tutundun o kuyuda? Kolların seni taşımaktan yorulmadı mı çıkmak için her elini uzattığında? Umut var mıydı minnacık yüreğinde? Sahi onu nasıl sakladın kirli yüreklerden?

    Yunus öldü deyu sela verirler...

    Yoruldum ben Yusuf? Yaşamak var ile yok olmak arasında bir çizgi ? Çokta önemli değil nefes alıp vermek!!! Bu bilmecenin sonu nedir Yusuf?

    Üşüyorum...
    Ürperiyorum...
    Ya sar bedenimi bedenine...
    Ya da bırak düşeyim...

    Adaşım! Tut artık göğüs kafesimden...
    Yoruldum, düşeceğim. Sahi düşsem de kurtulacağım, bıraksan da!

    Ya tut! Ya da bırak!
    Araf ta bırakma...!

    Ölen beden imiş aşıklar ölmez!

    Cevap Yaz
  • Rüstem Ahmet Gözübüyük
    Rüstem Ahmet Gözübüyük

    güzel bir şiir okudum tebrikler. birikim var belli ummandan damla misâli...........

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (7)

Esra Erdoğdu