Mabetler titredi, hıçkırdı Yedikule
Zindan oldu yürek,
Kafesleşti saray.
Şefkat buhranında eski şehzade,
Ser verdi, sır oldu.
Kardeşini katlettiğin o menem yerde
Al beni de toprağına İstanbul.
Yağmaladığın umutları say yalansız
Ve sende yaban olan duyguları.
Say sende günah olan kaç günahsız
Ve yozlaştırdığın bu kaçıncı inançsız.
Say kaç oldu benle beraber,
Zemzem kuyusuna işeyen imansız.
Maddenin manayı ezdiği yerde,
Koy beni de çöplüğüne İstanbul.
Ödünç verdiğimiz hayallerimiz vardı bizim
Ve bir karın tokluğuna ödün verdiğimiz,
İdeallerimiz.
Sonra ölümsüzleştirdiğimiz kinimiz vardı bizim
Öksüzüz diye kendimize ödül verdiğimiz.
Bir önderimiz vardı bizim,
Her gecenin ölü saatlerinde söz verdiğimiz,
Ömür verdiğimiz,
Tinerlerimiz.
Örgütlendiğimiz her lanet yerde
Vur hançerini göğsümüze İstanbul.
Kirpiklerine rimel mi dokundu ne,
Sen, eski sen değilsin.
Riya sinmiş tüm benliğine,
Sen kendinde değilsin.
Bakışlarında küf kokusu,
Fersiz manalar düşmüş bedenine
Ve sende mana bulan kızılelma çürümüş.
Söyle, somurtuş niye,
Hangi meçhule gider bu gemi,
Ya indir beni en müsait yerde
Ya da koy yüreğini yüreğime erkekçesine
Anlat İstanbul.
Kayıt Tarihi : 23.4.2006 14:44:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!