Buda bizden olsun, hayırlı olsun.
“Koyun gribi çıktı, bu kez Asya’dan(!)  ”
Seneye koç kurban, ucuzca olsun,
“Koyun gribi çıktı, Anadolu’dan.”
Oh be toplayalım, aslan payını,
Bozmayalım gitsin, işin rayını
 
Aşk bu dünyanın ölçüleriyle açıklanamaz sevgili. O ilkel bir acıdır, yaban bir ağrıdır. Gelir  ve içimizdeki o çok eski bir şeye dokunur. Sonra bir perde açılır ve yolculuk başlar. Bu yolculukta artık para, tarifeler, beklentiler, randevular, taksitler, iş, anneler ve korkular yoktur. Aşkın kendi gerçekliği vardır sevgili. İnsan bir başka ışığa teslim olur...  
Aşkta yarın yoktur sevgili. Zaman ileri doğru değil, içeri, yüreklere, derinlere doğru işlemeye başlar, bilgeleşir. Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur. Yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur. Hem dışındadır dünyanın, hem de ortasında.
Hindistan'da Ganj Nehri'nin kıyısında yakılan yoksul adamın hissettikleri de onunladır, yitirdikleri de... Newyork'ta, bir sokakta, o kartondan kulübesinde yaşayan kadının çıplak yalnızlığı da. Her şey onunladır, ona emanettir sanki, ama o, çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de...
Aşkın kültürlü olmakla, bilgili olmakla da ilgisi yoktur sevgili, kanımıza karışan ilkel acı, o yaban ağrıyla hiçbir kitabın yazmadığı hakikatlere daha yakınızdır, inan...
Kim demişti hatırlamıyorum, aşk varlığın değil, yokluğun acısıdır diye. Belki de bu yüzden ilk gençliğimde, o yoğun aşık olduğum yıllarda, gözüme uyku girmez, dudağımda bir ıslıkla bütün gece şehri, o karanlık, o hüzünlü sokakları dolaşır, insanları uykularından uyandırmak isterdim. Uyanıp, içimde derin bir sızıyla uyanan o derin sancının acısına ortak olsunlar diye...
Aşk çok eski bir şeydir sevgili. Onun içinden o çileli çocukluğumuz geçer. Sevdiğimiz insanların çocuklukları da... Oradan üvey anneler, eksik babalar, parasız yatılılar geçer. Ve sonra aşk bütün bunları alır, daha da eskilere gider, hep o ilkel acıya, o yaban ağrıya...
Devamını Oku
Aşkta yarın yoktur sevgili. Zaman ileri doğru değil, içeri, yüreklere, derinlere doğru işlemeye başlar, bilgeleşir. Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur. Yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur. Hem dışındadır dünyanın, hem de ortasında.
Hindistan'da Ganj Nehri'nin kıyısında yakılan yoksul adamın hissettikleri de onunladır, yitirdikleri de... Newyork'ta, bir sokakta, o kartondan kulübesinde yaşayan kadının çıplak yalnızlığı da. Her şey onunladır, ona emanettir sanki, ama o, çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de...
Aşkın kültürlü olmakla, bilgili olmakla da ilgisi yoktur sevgili, kanımıza karışan ilkel acı, o yaban ağrıyla hiçbir kitabın yazmadığı hakikatlere daha yakınızdır, inan...
Kim demişti hatırlamıyorum, aşk varlığın değil, yokluğun acısıdır diye. Belki de bu yüzden ilk gençliğimde, o yoğun aşık olduğum yıllarda, gözüme uyku girmez, dudağımda bir ıslıkla bütün gece şehri, o karanlık, o hüzünlü sokakları dolaşır, insanları uykularından uyandırmak isterdim. Uyanıp, içimde derin bir sızıyla uyanan o derin sancının acısına ortak olsunlar diye...
Aşk çok eski bir şeydir sevgili. Onun içinden o çileli çocukluğumuz geçer. Sevdiğimiz insanların çocuklukları da... Oradan üvey anneler, eksik babalar, parasız yatılılar geçer. Ve sonra aşk bütün bunları alır, daha da eskilere gider, hep o ilkel acıya, o yaban ağrıya...




Halil bey...
Teşekkürler...
Güzel düşünülmüş bir çalışma...
Andolunun gribinden fazla bir şey çıkmaz çünkü Anadolu mikrop barındırmaz....Ama bak gör daha ne gripler yaşayacak bu dünya...........saygıyla
Hastalığa bir sebep, ölüme bir sebep...sonuç meçhul...olanları düşündürücü anlatımınıza yürekten tebrikler, kaleminize sağlık....Selam ve saygılar.
Bizde bu safdillik, Yahudi tüccarlada da bu hinlik varken, piyasaya daha ne gripler çıkar, ne gariplikler pazarlarımızda revaç bulur kardeşim!
Allah bizlere akıl, onlara da insaf versin inşaallah!
Hayırlı çalışmalar.
Çok severek gülümseyerek ve yazdıklarınıza katılarak okudum... Yüreğinize sağlık.
üstadım halil bey;
irdeleyen sorgulayana güzel çalışmanızı beğenerek okudum.. çok çok güzeldi..
mutlu yıllar dilerim.
kutlarım saygın kaleminizi ve sevgi dolu yüreğinizi..tam puan 10..akçaydan selam ve saygılarımla...ibrahim yılmaz
vah vah derken, birazda ağlanacak halimize gülümsettiniz.......Güzel bir taşlama.......Kutlarım.
Tutarmı tutar.
Bir bakarsınız yarın aşısını da çıkarırlar.
Kutluyorum kaleminizi.
güzel bir tesbit, dikkat çekici, değişik, kutlarım. selamlar.
dostum yazma böyle şiirler
adamlar hazır projeyi kapacak ve vurgun hazırlığına girecekler
bari patentini alsaydın
bu zerzevat takımı önce hastalığı uydurup
ekran ve basını kullanarak yatırımı yapıyorlar sonrada önceden hazırlanmış palavra aşıyı piyasaya sürüp büyük vurguna imza atıyorlar
şimdi ilaç marketleri kuruluyor bu marketler zinciri hastanelere kurulacak ve patronlar belli biri mısır unu ve yumurta vergiden mimlenmiş eski bakanın eşi
diğeride malum m park hst lerde hissesi olan yakından tanıdığınız e... erd hanımefendi
eczacıları gaza getirip aldıkları ilaçların maliyetinin altına fiat çekilmesi sonucu tepkiye zorladılar sonra bakanlık tek taraflı antlaşmayı bozup
marketlere yol açtı
nasıl harika bir kurnazlık değilmi
millette bizim için yapıyor sanıyor
atıp tuttukları kötüledikleri ssk nın sistemine dönüyorlar tek fark paralar başka kasaya aktarılacak
saygılarımla
Çok hoş çook...keyifle okudum dostum...tebrikler saygılar
Bu şiir ile ilgili 27 tane yorum bulunmakta