KIRMIZI ŞİİRLERİ

KIRMIZI ŞİİRLERİ

Mustafa Ali Akbaş

Sabahın ayazı üşütür dondurur
Sokaklar buzdur insanı kaydırır
Düşsen ne kimse kaldırır
Kırmızı Yağan Kar Altında


Ne akşamın bellidir ne sabahın
..

Devamını Oku
Yusuf Tuna

Bayrağın sevdası içimde gizli,
Kırmızı beyaz yarim albayraktır.
Onun ile kalbim atıyor hızlı,
Kırmızı beyaz yarim albayraktır.

Bayrak aşkı ile doludur özüm,
Odur yürekte benim gönül sızım.
..

Devamını Oku
Halil Gülşen

Gün gelir dalarsın ya çok derin bir hayale,
Benim de düşlerime girdi kırmızı lale.

Gözleri siyah idi kaşı nispet hilale,
Huri miydi melek mi yârim kırmızı lale

Dermandır diye kandım sevdası külli-hale
..

Devamını Oku
Sercan Türk

Dünyada İki Gül Olsun
Biri Kırmızı Biri Beyaz Olsun
Kırmızı gül sen Beyaz gül Ben
Eğer sen beni aldatırsan Kırmızı Gül solsun
Eğer Ben Seni Aldatırsam
Beyaz GÜL Kefenim olsun.
..

Devamını Oku
Deniz Güneş

KARANLIKTAN KARANLIĞA YOLCULUK

Karanlık içindesin, hiç ışık yok, hiç renk yok. Kucağında saklamışsın bütün renkleri. Siyah, bütün renklerin birleşmesi değil midir? Ve san karanlık içindesin. Ellerin yumuk yumuk. Dizlerin karnına doğru. Başın dizlerinde. Kaçmasın düşlerim der sanki bedenin. Sonra birden aydınlık.
İlk bakışın dünyaya. Her şeyi baş aşağı halde görüyorsun. İlk görüşün bu dünyayı. Artık ışık var dünyanda. Ve renkler ardı sıra gözünün önünde. İlk aşk gibi unutamadığın o ters görüntü yüzünden midir bilinmez, ömrün boyunca hep bir şeyleri düzeltmeye çalışacaksın. İşin bu yaşamak. Ya işini iyi yaparsın ya da yapmazsın. Sen bilirsin. Karanlıktan, siyahtan başlamıştın yaşamına. Zor gelecek her şey önceleri sana, renkleri tek tek ayıklamak. Ama sonra aydınlıklar kaplayacak etrafınız. Tüm ışıklar sana doğru, renkler sana doğru.
Önce maviye hayran kalacaksın. Gece gündüz hep üstünde. Nereye gitsen seni bırakmayan, her tonuyla sana sonsuzluğu ve gücünü hissetiren, yaşadığın dünyaya egemen olduğu gibi sana da egemen olacak, düşlerin maviye doğru. Ve onlar için kırmızıyı moru göreceksin. Ve derler ki mavi bir başka iletir beynin düşüncelerini. Mavi gözün nazarı çabuk değer, gücünü maviliğinden alır. Sahilde oturup hayaller kuracaksın. Ömründe illaki bir gün sırf güneşin doğuşunu islemek için sabaha kadar oturacaksın gece vakti uzaktan sana göz kırpan yıldızların altında. Ve o mavilik sana hep huzur verecektir.
Mavilik kızıllıkla buluştuğunda, romantik şiirler okuyacaksın sevgiline. Aşık olacaksin. Kırmızıyı önüne alıp, yüreğinle konuşacaksın. Kırmızı inanılmaz. Tonlaması en zor olan renk. Dikkat etmek gerekir. Sarıyı fazla kullanırsan turuncuya, beyazı fazla kullanırsan pembeye kaçar. Ama kendinden kaçamazsın. Kırmızıyı koyultmak istersen kahverengi, yetmezse lacivert kullanmalısın, siyaha gerek kalmamalı.Siyah, keder elem yok eder seni. Kırmızının açık tonu için sarı katmalısın. Güneşin ışığını kullanmalısın, damarlarında dolaşan, seni işgal eden, o devasa renge sarı emsalsiz yakışacaktır. Savaşların, şehvetin, cazibenin dikkatin, çekiciliğin rengi dir.
Okulda defterine konu başlıklarını kırmızı ile yazmanı söylediler sana. Kırmızı gülün adı var şarkısını dinlemek bir başka mutlu edecek seni. Çok uzaklardan da olsa görebileceğin renk olduğundan, tarfik lambalarında kullanacak ve dur diyecekler sana. Görmemek zor onu. Hiç onaylamadığın savaşlarda kırmızı hakim olacak toprağa. Üzüleceksin. Kırmızı gül ya da karanfil girecek bir an yaşantına, tarifsiz duyguların temsilcisi. Bir başka göereceksin gerçekliklerini. Hülyayı bakışlar süzülecek gözlerinden.
..

Devamını Oku
Ömer Tombul

Türk’ün bayrağını tanıtam size
Türk’ün öz kanıdır özü kırmızı
Gökteki ay yıldız verilmiş bize
Bir tan yeri gibi bezi kırmızı

Ne güzel bir varlık bu güzel bayrak
Kumaşı kırmızı ay yıldızı ak
..

Devamını Oku
Fatih Bacak

Dün fesleğenlerini verdim
Karşı komşuya
Zamana direnen
Kırmızı zarflı mektuplar var şimdi

Bilmem her nedense
Kırmızı rengi hayatının
..

Devamını Oku
İlker Gönüler

geçenlerde daldım yine... tramvaydan inen kızın saçlarıydı aklımdaki ya da bilmiyorum belkide otobüste ayakta giden engelli adam. vardı aklımda bir şeyler mahpeyker. önce çocukluğum geldi aklıma yanan sobaya portakal kabuğu bastırıp çıkan kokulu dumanı izlediğim günler sabahları giyerken bedenimi buz gibi yapan mavi okul önlüğüm ve dönüşte boynumdan sarkan beyaz yakalığım geldi aklıma bir yaz gecesi sabaha kadar okuyup bitirdiğim halk kütüphanesinin on beş günlük verdiği 'alice harikalar diyarında' kitabı.Yerli malı haftasında okula gitmediğim geldi aklıma Sonra hiç olmayan bisikletim ve ilkokulda öğretmenimin sorduğu 'baban ne iş yapıyor sorusu.' geldi aklıma. sonra biraz düşündüm mahpeyker. Hep bir şeyler gelirdi aklıma bin bir türlü şeyler ve hep aklımda kalırdı en az Kafka kadar korkak bir insandım oldum hayatta. Sonra ortaokulda aklıma takılan yerleri soramadığım bazen de cevabı bildiğim halde söyleyemediğim geldi aklıma. Okul gezilerine sadece zengin öğrencilerin gittiği zamanlardı o zamanlar.Hiç eşofman takımımın olmadığı annemin halk pazarından aldığı geceliği giydiğim ve spor parası vermeyenlerin top oynayamadığı beden dersi geldi aklıma. Ben bazen düşünürüm mahpeyker. Saman yapraklı kitaplardan öğrendiğim bir kaç şeyden biriydi bu tavsiye ederim sen de düşün mahpeyker. Tahtada konuşanlar listesinde olmadı adım, andımız'ı da okumadım sınıf başkanı seçilirken önemsiz bir seçmen oldum hep oysa yönetilmek istemiyordum ya da bir sınıf başkanı olmasını. Ne düşünüyorum biliyor musun mahpeyker? Vapurda gördüğüm kırmızı paltolu kız o da benim gibi miydi acaba. Kitap okur muydu o da. Ya da yeni çıkan gri'nin bilmem kaç tonu gibi kağıt yığınları mı okurdu. Belki de dostoyevski kahramanları kadar utangaçtır. Güzel kızdı kırmızı paltolu kız mahpeyker. Yine daldım metrobüsün nadiren boş olan koltuğunda. Bu sefer hayal kurdum. Önemli biri oldum çok param oldu. Sevdiklerimin birazı öldü birazını hala arayıp sormuyorum. Bir eşim ve benim hissettiklerimi asla hissetmeyecek çocuklarım oldu. Taksitle aldığımız gereksiz eşyalarım oldu. Salonumda göstermelik süs eşyaları ve kristal bardaklarım oldu. Düzenli maaşım vergilerini ödediğim arabam ve banka hesaplarım oldu. Birden duraksadım bir kaç durak sonra indim metrobüs köprüsünden aşağıya inmenin iki yolu vardı birisi merdivenler ben merdivenleri kullanmadım. Arkamda bir kalabalığın benim için endişelendiğini düşünmek güzeldi otoyolun tam ortasına düştüm. Düşmedim aslında atladım. hayallerim gerçekleşsin istemiyordum zaten. Atlamamla beraber bana çarpan lüks arabanın içindeki adam kadar kendimi havalı hissediyordum.Benim için endişelenen insanlar vardı önemli biriydim artık belki ambulans bile gelirdi benim için. tramvaydan inen kızın saçları gözümün önünden geçti, otobüste ayakta giden engelli adam ve vapurdaki kırmızı paltolu kız. Uyandığımda hala metrobüsteydim tam da ineceğim duraktaydı keşke uyanmasaydım. Uyuyunca mutlu oluyor insan. Sonra indim metrobüs köprüsünden aşağıya inmenin iki yolu vardı birisi merdivenler ben merdivenleri kullandım.
..

Devamını Oku
Uğur Karataş

Durduğum yer Kırmızı
Dokunduğum yer Kırmızı

Her sakındığımda seni bir elden
Bir başka el sıkıp, yakıyor canını

Her sakladığımda seni bir gönülden
..

Devamını Oku
Mesleki

Gönül yaylasında üç gül açılmış
Ak gül kırmızı gül hele sarı gül
Birbirinden güzel doğmuş ayılmış
Ak gül kırmızı gül hele sarı gül

Birisi olmuştur başlar belası
Biri domurlanmış ateş paresi
..

Devamını Oku
Mesleki

Gönül yaylasında üç gül açılmış
Ak gül kırmızı gül hele sarı gül
Birbirinden güzel doğmuş ayılmış
Ak gül kırmızı gül hele sarı gül

Birisi olmuştur başlar belası
Biri domurlanmış ateş paresi
..

Devamını Oku
Tahsin Seherli

ülkemin Bayragi Al Kirmizi
Bazilarinin Yüregine Oturuyor
Kalbinde Her Gün Var SIZI
ülkemin Bayragi Al Kirmizi
-
Saniyorlarki Mahluk Cakallar
Bizi Güya Korkutacaklar
..

Devamını Oku
Arif Tatar

Ne de sessiz bir yer ötede sisler
Düşer kırmızıya son gelincikler
Ver ellerini ver üşüyecekler
Mavi kelebekler süzgün çiçekler

Renkler mi değişti kırmızı yeşil
Oysa kan kırmızı kan rengi değil
..

Devamını Oku
Ali Lidar

Hayat gerçekten garip. Biz de en az hayat kadar.. Sıradan, kıpırtısız geçen birgün bile kendi içinde öyle çok çelişiyor ki. Dokuz gibi uyandım sabah. Kahvaltı yapmadan çıktım evden her zamanki gibi. Mahalle kahvesine gittim ve yaş ortalaması elli olan bir masada saatlerce okey oynadım. Bir ara hayat kırmızı yediliden ibaretti. Son eldi, kırk sayı kadar gerideydim ve kırmızı yedili okeydi. Tek taşa kalmıştım ara taşıydı beklediğim taş (sarı altılı) ve ikisi de çıkmıştı. Sadece kırmızı yediliye açabilecektim ama gelmedi. Üç oyun üst üste kaybedip çıktım kahveden. Saat üçe geliyordu cafeye gittim kitap okumak için. Yusuf Atılgan'ın aylak adamı bilmem kaçıncı kez elimdeydi. Bir ara tuvalete kalktım döndüğümde garson kızın göz ucuyla kitabı incelediğini farkettim ve sesimi çıkarmadan izledim bir süre. Sonra masama döndüm kız özür diledi ben de önemli olmadığını Yusuf Atılgan'ı tanıyıp tanımadığını sordum. Okumadığını ama çok duyduğunu söyledi. İsterse bitirince verebileceğimi söyledim, biter mi bugün dedi, gülümsedim. Daha önce bilmem kaç kere okuduğumu söylemedim tabi. Biter dedim, ince zaten. Okumaya başladım açık limonlu çay getirdi bu arada ve adisyona yazmadı. Jeste jestle karşılık vermek istedi galiba. Ya da yazmayı unuttu bilemedim şimdi. Neyse bitirdim kitabı verdim teşekkür etti ve bana Battaile okuyup okumadığımı sordu. Küçük bir şok yaşadım. Eskişehir'de benden başka okuyan olmadığını zannederdim hep birinin ondan bahsetmesi çok şaşırttı beni. Okudum dedim heyecanla sen okudun mu? Hayır dedi, okumadım ama bir dergide okumuştum onun kötülük tasnifi Yusuf Atılgan'ı çok etkilemiş. Öyle hoşuma gitti ki.. Galiba insanlardan umudumu kesmek için biraz aceleci davranıyorum umulmadık yerlerde yaşam belirtileri çıkıyor böyle karşıma. Vedalaşıp ayrıldıktan sonra Ömür'ün yanına gittim. Şehirdeki en eski arkadaşım.. Dünya tatlısı kızıyla oynadık biraz. Sonra eşinden de izin alıp Bomantiye gittik. En son..... ile gitmiştik oraya ve kısa bir süre sonra da görüşmemeye başlamıştık. Önünden geçerken bile içim titriyordu düne kadar ama öyle gidiverdik işte birden. Nasıl olduğunu bile anlamadım. Başta burulur gibi oldum ama müzikle birlikte dağıldı burukluğum. Zannettiğim kadar kötü hissetmedim kendimi, evet orada hiç özlemediğim kadar özlediğimi farkettim ama bunun da sevdaya dahil olduğunu düşünüp orada geçirdiğimiz o bir kaç güzel saati gülümseyerek hatırladım. Sonra benden konuşmaya başladık On beş yıllık arkadaşım o kadar şaşırttı ki beni.. Kırk yıllık bir psikiyatrist gibi benimle ilgili analitik çözümlemeler yapmaya başladı. Ve söylediği her şeyde haklıydı. Kendimi çok karmaşık zannederdim, oysa beş on dakika içinde asıl sorunun ne olduğunu seriverdi önüme. Araya şarkılar girdi sonra, ne dert kalır ne hüzün dedik doymadım sana ağlarım dedik v.s. Kemancı abi "o" nu sordu. Hoca dedi geçen bir kızla gelmiştin nerede gibi bir şeyler söyledi. Genelde kardeşimle gittiğim için oraya yanımdaki kız onun da dikkatini çekmiş sanırım. Evde dedim, yok artık o diyemedim.. Ona içlendim biraz sonra Ömür yine bana döndü. Yanlış yaptığımdan hayatımı kendi kendime karmaşıklaştırdığımdan, insanları kendimden uzaklaştırmak için elimden geleni yaptığımıdan falan bahsetti. Yine haklıydı. Benim gerizekalı arkadaşım belki de hayatı boyunca bu kadar uzun saat haklı olmamıştı hiç. Evet bu akşam ne söylediyse haklıydı.. Sonra kahvelerimizi içtik ve kalktık. Bebeği(melis) ve eşini aldık önce evden. Biraz daha Melisle oynadım ve bir kez daha çocuk duyarlılığına hayran olup eve geldim. Yeterince içmedim sanırım gözüm parkta. Bayi kapanmadan bir şişe şarap alıp parka gitmek niyetindeyim.. Bakalım.. Neyse, öyle işte hayat gerçekten garip.. Nasıl olacak bilmiyorum.. Bakalım...
..

Devamını Oku
Burak Bozan

Bazen ayıp şeyler söyle bana, çünkü aşk bunu gerektirir... Mesela bu kadar insan ölmüşken hala bu madenlerin nasıl çalıştırılabildiğine isyan et ve okkalı bir küfür savur hepsinin ecdatlarına: Kovalasın bizi polisler, kaçalım buralardan ama korkumuzdan değil asla... Sonra bir şişe kırmızı şarap açalım seninle. İlla ki köpek öldüren. Sarhoş olalım. Öpüşelim sonra. Gözlerimiz kimseyi görmesin bir birimizden başka. Bilirsin aşk körkütük olmayı gerektirir.
Bazen ayıp şeyler söyle bana. ''Erkeğim ol'' de mesele. Sıradanlıktan azat et ikimizi, uzun bir yolculuğu göze al benimle. Elimi tut koluma gir belime sarıl.
Ayıp şeyler söyle artık bana, boş ver bu namussuzların iki yüzlü namus anlayışlarını. Kırmızı elbiseni giy benimle buluşmaya gelirken mutlaka. Kırmızı rujunu sür. Hatta daha çılgınca bir şey yap ve bavulunu topla gelirken ve illa ki diş fırçanı, terliklerini ve geceliklerini almayı unutma.
Ve bir de ''Seni seviyorum'' de bu gece bana.
..

Devamını Oku
Agah Özbek

Göğüs hizamda uzakta duruyordu.Kırmızı olduğu halde etrafına mavi ışıklar saçıyordu.Ne alçalıp ne yükseliyor istesede kaçamıyordu.Büyükde değil soyulmuş nar meyvesi gibiydi.Çekinerek uzattığımda elimi azda olsa kaçar gibiydi.Ansızın avuçlayıp yakaladımsa da tane tane dağılıp dökülürken yere zıplayarak boncuk boncuk kayboluyorlardı.Işık saçarak kaybolan bu kırmızı nar taneleri değilde ne idi?



10-06-2003
..

Devamını Oku
Kamil Faik Erdemovuğa

kırmızı yakışmış yare,
güzelliğine kırmızı bahane,
ne giyse yakışır o yare,
kırmızı toka takmış o da
BAHANE...
..

Devamını Oku
Debraj Siyah

Çözümsel ve somut olan aydınlık senin değil.
Karanlıkta adını gizlediği soyut şizofren senin.
Siyahla ısınan kırmızı şiirler mecbur sana.

Git Liya..!

Yazılanlar,çizilenler,söylenenler,gizlenenler,saklananlar...
..

Devamını Oku
Halim Büdün

Yine cıvıl cıvıl bir ilkbahar sabahına ev sahipliği yapan karşıyaka iskelesinde saat on’u çeyrek geçiyordu:
Sen ve ben oturduğumuz banktan klasik deniz manzaralarını seyrediyoruz…alsancak ve konak kordonundaki gezen insanları seçebiliyorduk…’’en çok yunusu hangimiz göreceğiz bakalım’’ diyorsun bana….beyaz tüylü hırçın martılar ise suya atılan simit parçacıklarını kapma savaşındalar…içimizi körfez havasıyla doldururmaya devam ediyoruz…sancak ve iskele tarafına asılmış şanlı türk bayraklı feribotlar geçiyor önümüzden…annesinin elinden tutmuş beş yaşlarında bir kız çocuğu görüyorum iskelede….heyecanla denizi seyrediyordu…iştahla ısırdığı simidin tadında seviyorum seni….
Bu yılki şampiyon biz olmuşuz…ben mehmetçik yeşili sen bayrak kırmızı giymişsin…direkten direğe gerilmiş kırmızı yeşil flamalar sevinçle dalgalanıyor…şehrin üzerinden yükselen kutsal dağlara dalmışken goruyorum seni…beni hiç sorma…sanki dokuz eylül sabahında hasan tahsin’in askeriyim…yaşlı gözlerinle beraber iki cümle düşüyor dilinden…’’izmir’in dağlarında çiçekler açar’’altın gümüş ordu ateşler saçar’’….savaş alanında yürür gibiyim bir avuç yunanlı kovalıyoruz…sağ yanıma düşen top mermisi,sol yanımdan vızıldayarak geçen mavzer kurşunu…burnumdaki barut kokusu tadında seviyorum seni….
Aşıklar yoluna doğru ilerliyoruz…çiçekçi kadından naçizane kırmızı bir gül alıp sana veriyorum…önümüze çıkan beyaz ve tek at’lı kırmızı bir faytona bindik…başın omzuma düşmüş…büyük büyük mis kokulu akasyalar ve çınar ağaçları geçiyor yol kenarlarından…gökyüzünü görmeye çalıştıksada nafile…yeşilin maviye olan husumetini ilk burada gördük…sadece güneş ışıkları göz kırpıyordu yaprakların arasından…aşk yolunda ilk durağımız karşıyaka’nın incisi bostanlı…dondurmalarımızı alıp devam ediyoruz…dilimde eriyen dondurma tadında seviyorum seni..
yol kenarında muntazam sıralanmış yemyeşil bahçeler..fasıl türünden melodiler kulaklarımızı dolduruyor…hafiften ruhumuzu okşayan bu nameleri arıyoruz..açık kahve duvarlı,sarı pencere kenarlıklı bir konak…buğulu bir ses yükseliyor ikinci katın açık pencerisinden..galiba bu şarkıda seni daha çok seviyorum…’’her akşam güneşin battığı yerden’’gözlerin doğuyor gecelerime’’…dinleyip huzur bulmak için iniyoruz faytondan..ziyaretcisi var denip geri çevirdiler bizi…uzak diyarlardan onu dinlemeye gelmişler…kulağımdaki uşşak tadında seviyorum seni…
yolumuza bu şarkıyla devam ediyoruz…kendimizden geçip maziye dalmışız..sessizliğe şiddetle çarpan beyaz atın nal sesleriyle kendime geliyorum..büklüm büklüm siyah saçların gül yüzünü kapatmış…parmaklarımın ucuyla onları aralayıp seni seyrettim…biçimli kaşlarını,sevimli minik burnunu ve masumane birleşmiş dudaklarını…alnına düşen minik bir buse ile gözlerini açtın…kemeraltı’ndan aldığım nadide kolyeyi boynuna takıyorum…ardından nemli dudaklarını yanağımda hissediyorum…tenimde sıcak bir buse tadında seviyorum seni…..

..

Devamını Oku
İsmail Kurt 2

Konu:Aşk..

Tane tane al kırmızı
Tadı şeker bal kırmızı
Sepet sepet nar toplamış
Dudakları nar kırmızı..

..

Devamını Oku