Üç sene önce idi tanışmamız o kırmızı küçük sandalla, kendince salınan, dalgalarla oynaşan, sahilde denize içini döken kadına delice bir ışıltıyla beni de gör diyen kırmızı sandal.
Güneşin parlaklığıyla ışıl ışıl yanan yandıkça dalgalarla salınıp bir o yana bir bu yana dönen sorularıma sorgulamalarıma dalgalarca ettiği dansla cevap veren yarenim.
İlk gördüğümde ufkumu kestiği için sinirlenip yer değiştirdiğim sonrasında odağıma yerleştirdiğim dost.
Güzelim Ayvalığın karşılaştığımız ilk yaz sezonu bitip dönme vakti gelince bir sonraki sezonda karşılaşmak ümidini taşıyarak garip bir hüzünle veda ettiğimde denizde hala nazlı nazlı salınıyordun sahibini hiç görmemiştim belki sabahın erken saatlerinde açılırdı seninle denize belki gecenin geçinde ben her gördüğümde ise aynı yerde.
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman
Ne kolay "bitiş..."
Oysa başlamak hep törensel,
Hep bir telaş, heyecan...Ve sonrası rutin...
Yıllar,
Yollar,
Rastlantılar,
Kırmızı Sandal...
35 yılı bir bavula koyup, yeni bir yolculuğa başlama
Anıların hüzünle harmanlanmasını seyretme, bitişi kabullenme ve "kalanı imbikten geçire geçire" yeniden hayata dönme kararı...
Hayatın bu kadar engebeli, zor ve acımasız olduğunu bilse insan, yine cesaret eder miydi acaba, dalmayı içine?
Kuşkulu...
Devam edin Nuray Hanım,
Yeniden yaşamaktır, yazmak...
Tebrikler...
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta