dudağımı uçuklatan bir sessizlik öyküsüne döküldü
kırmızı mürekkep
her damlada kara lekesi yalnızlığın
gece yırtık yıldızsız karanlıkta
dudaklarda ıssızlığın kilidi
anahtarı bir martının gagasında
denizler açlıkla ağlıyor
gel diye derinlerime
tırnaklarını yiyen bir adam kıvranıyor sancıyla
saatler geç
yalnızlık hemen yanı başında
kiraya verilmiş yüreklere vuruyor hançeri sırtlan gülüşü sensizliğin
suskun bombalar patlıyor beynimde
hırıltıyla inliyor güneş yeni günde
savurgan kelimeler bir bir çekip gitmiş
yırtık bir perdeden sızıyor ıslak ışıltısı hüznün
duvarlara sinmiş/kilimlere çökmüş ayazın/ortalık buza kesmiş
hangi güne vurdu damgasını bırakışın
seni en son ne zaman sevmiştim
en son ne zaman haykırmıştı adını kanlı çatlak dudaklarım
kırmızı lanetinde kayboldum...silinmiyorum
aşk sen misin
ya da
aşk mısın sen
zalimliğinde oynuyorum aşkla
ya da
aşk oynuyor benle
bir oyuncak misali
oyuncak kırıldı...
Atilla GülerKayıt Tarihi : 9.9.2005 12:20:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!