Ne kadar çok yerde gördüm Kırmızı Karanfilleri yaşadığım süre içinde.
Çocuktum buram buram kokardı bahçemizde, delinmiş çinko su kovalarından yaptığımız saksılardan, salkım salkım sarkan Kırmızı Karanfiller. Babaannem torunları kadar çok sever, onları okşar gibi okşardı her sabah sevgiyle şefkatle onları.
Daha sonralar düğün salonlarında kapılardan itibaren dizilmiş düğün çelenklerinde tebessüm ediyorlardı konuklara, düğün sahibi gibi hoş geldiniz diyerek. Düğün salonunun kapısına yanaşan gelin arabasının üzerine de Kırmızı Karanfillerden süsler yapmışlardı. Gelinin tertemiz bembeyaz gelinliğine anlam katıyorlar, onun mutluluğunu haykırıyorlardı bu fotoğraf karesinde.
Sonra bir çingenenin kah bukle bukle simsiyah saçları arasında, kah göğüslerinin arasında ya da kömür karası gözlerinin yanında onun içindeki ateşin dışarıya yansıması olarak gördüm.
Bazen de cenaze araçlarında, tabutların üzerinde,son yolculuğuna ister dualarla ister alkışlarla uğurladığımız sevdiklerimize yoldaş ettik Kırmızı Karanfilleri. Duygularımızı yüreğimizden Kırmızı Karanfillere yükleyip serpiştirdik gidenlerin üzerine. Son defa acılarımızı hüzünlerimizi paylaştık onlarla.
Nefretimizi de onlarla haykırdık insanlığa. Masum insanların kahpe tuzaklarla ya da hiç akıllarında yokken düşünmüyorken ölümü, yanı başlarındaki bir patlamayla yaşamlarını yitirdiklerinde, şerefsiz kurşunların masum çocukları bile ayırt etmeksizin masum insanlara yöneldiğinde, savaşan iğrenç dünyada, yıkıntılar arasındaki cansız bedenleri anımsadığımızda duygularımızı paylaşan nefreti varlığı ile ifade eden yine Kırmızı Karanfillerdi.
Sevdiklerimizi andık onlarla. Çocuklar annelerine, öğretmenlerine yürekleri ile birlikte sundular Kırmızı Karanfilleri.
Bir kız kardan hafif adımlarıyla yürüyüp geçti hayal içinde
Arkadaşlarımı düşündüm, sevgili şeyleri
Sanki her şey bizimle var ve bizimle olacak
Şarkılar çaldı odalarda
Bütün insanları sevmek gerektiğini düşündüm
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta