Kör cehalet olmuş künye, şirklere şirk ekliyordu
Karanlık doluydu dünya, dört göz ile bekliyordu
Vuslatın en muştusuna, zaman, an tekliyordu
Teşrif ederek geliyor, kırmızı güller goncası
Takvimlerden miladiydi, yıllardan beş yüz yetmiş bir
Babası Abdullah bundan, altı ay önce gitmiştir
Aylardan Nisan yirmiydi, gün yakın gece bitmiştir
Teşrif ederken gülüyor, kırmızı güller goncası
Annesi Amine düşte, beklenen güle kavuştu
Bin yıldır yanan ateş de, gizli bir elle soğuştu
Koca bir göl dolup kışta, girip toprağa sığıştı
Teşrif ederken biliyor, kırmızı güller goncası
Muhammed Mustafa adı, Haşim oğullarındandır
Halime hatunsa dadı, bolluk dolar evi handır
Altı yaşında oynadı, Anne en değerli candır
Ondan da yetim kalıyor, kırmızı güller goncası
Çok severdi de ondandır, yoktur bırakıp gidesi
Korkmalıydı torun candır, cehlin kötülük güdesi
Haşim oğullarındandır, Abdülmuttalip dedesi
Ondan da yetim oluyor, kırmızı güller goncası
Ebu Talip amcasıyla, tam da on üç yaşındaydı
Şam’da tacir tayfasıyla, gezen bulut başındaydı
Dur demek de çabasıyla, cehaletin dışındaydı
‘El emin’ namın alıyor, kırmızı güller goncası
Yirmi beş yaşında çıktı, ticarete Hatice’yle
Şam’dan aktı kervanları, bereketli neticeyle
Çok güzel etki bıraktı, adım atıldı zevceyle
İlk eşle yuva soluyor, kırmızı güller goncası.
İlk evladı kasım oldu, sonra Zeynep ve Rukiye
Ümmü Gülsüm ve Fatma, Abdullah’ı Mekkiye
Yesrip de doğdu İbrahim, onun annesi Mariye
Her şeyde hayır diliyor, kırmızı güller goncası.
Hira Nur’un sinesinde, başlar vahiyle ‘Oku’ emri
Altı yüz on senesinde, sonra saklanmak yok emri
Kalkıp halka inesin de, gönüllere doku emri
Alıp kör dehliz deliyor, kırmızı güller goncası.
Bıçağı kemiğe dayar, kızgın kum, kılıç keskiye
Mekkeli müşrikler duyar, hemen de başlar baskıya
Tüm yollarına taş koyar, derler ‘Al işler askıya’
Ne kadar put varsa eliyor, kırmızı güller goncası
Bırakmam dedi davamı, bu gözlerimi oysalar
Şu güneşi sağ elime, ayı sol ele koysalar
Teklif edip tüm dünyayı, eziyetlere doysalar
Vahdette huzur buluyor, kırmızı güller goncası
Aynı sene hakka yürür, Ebu Talip’le zevcesi
Onu hep korur amcası, destekti eşi evcesi
Ümit var ve sevgi bürür, olsa dertlerin devcesi
Kalpten yeisi siliyor, kırmızı güller goncası
Kâbe’den alırda Burak, Mescid-i Aksaya taşır
Oradan göğe çıkarak, Nebilerle selamlaşır
Çift yay arası durarak, yüce huzura ulaşır
Bak Miraca yükseliyor, kırmızı güller goncası
Baskılar arttı giderek, işi katle götürdüler
Kılıçla yere sererek, kafalarda bitirdiler
Kem sözde birlik ederek, kırk kişiyi getirdiler
Gözlere toprak salıyor, kırmızı güller goncası
Örümcekle kuştadır sır, görmeyen gözlere kaçar
Sevr’e iki gölge yansır, arayanlar kalır naçar
Sonra Medineli ensar, biat edip kucak açar
İslamı yaymak diliyor, kırmızı güller goncası
Eller dua, diller şiir, gözler ufka onu sorar
Medine yuva ve şehir, muhacirin gönle karar
Vahyi okur diller hep bir, tek din İslam bize yarar
Kol kola namaz kılıyor, kırmızı güller goncası
Feyzullah Kırca 21.03.2020
Akbaşlar Mahallesi / Dursunbey
Kayıt Tarihi : 26.3.2020 12:22:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Gül meselesine gelince; Resulullah-sav-ın gülle sümbülle bir işi olmamıştır dolayısıyla onu güle benzetme olayıyla da uzaktan yakından bir alakası yoktur! O koku olarak misk, amber ve kına çiçeği esanslarını kullanıyordu ama daha ziyade miski tercih ediyordu. Gül masalını "GÜL VE HAÇ KARDEŞLİĞİ" tarikatının Türkiye temsilcisi olan meşhur hain FETÖ ve avanesi 1980 li yıllardan sonra uydurmuşlardır. Ne yazık ki bu şeytani oyuna diyanet camiası da hiç araştırıp soruşturmadan alet olmuş ve bun hurafeyi avamların arasına yaymışlardır.
Hayırlı çalışmalar.
TÜM YORUMLAR (1)