Kırmızı Çökelti Şiiri - Aynur Uluç

Aynur Uluç
498

ŞİİR


14

TAKİPÇİ

Kırmızı Çökelti

Bazı anlar vardır, göz görmek istediğini görür, gönül katlanmak istediğine katlanır. Arkadaşımla oturmuş konuşurken, birden çantasından cep telefonunu çıkarıp bana bir mesajını gösteriyor:

‘Stresli zamanlar… Gelme, arama, sorma…’

-Bu, iyi bir mesaj; değil mi? Gelme, arama diyor ama sebebini de açıklıyor. Sen onu tanımıyorsun. Açıklama yapacak birisi değil o. Şimdiyse bana durumunu açıkladıktan sonra gelme-arama diyor.

Bu açık mesajı bir kez de anlatımlı dinlerken, aşıkların birbirine karışıp acıyı nasıl bal eyledikleri geliyor aklıma. Birbirimizden koparak değil, sarılıp öpüşerek çoğaldığımız aşkları düşünüyorum.

Elbette, diyorum. Açıklama yapmazdı, şimdi yapmış, diye okuyorsan sen. Sonuçta; O’nu tanıyan sensin. Ah kadınlar, diye de ekliyorum; sanki kendim de bir kadın değilmişim gibi. Önce erkeklerin serseriliğine vurulup, sonra da kendileri at terbiyecisiymişcesine sevgiliyi istediği yola getirdikçe zafer kazanmış edasında mutlanan, erkeği tam teslim aldığında da bu ehil sevgiliden sıkılıp giden kadınlar…
Arkadaşım, şu anda ara hedeflerden birisine kilitlenmiş olduğu için benim seyir ve finâle dair söylediklerim pek etkili olamıyor elbette. Yok yok, diyor; bu iyi bir mesaj. Bana açıklama yapma gereği hissetmeye başlamış artık.

Çalınmakta olan şarkıya dikkat çektirtiyorum, soru soruyorum, konu açıyorum. Fark etmiyor. Konuların ortasında birden, biraz önce çantasına koyduğu telefonunu çıkarıyor ve mesajı yeniden yeniden okutuyor bana.

Birden, “kırmızı çökelti” diyorum. Anlamıyor doğal olarak. Duralıyor. Hayatı öğrenirken yaşadıklarımızı yıllar sonra analiz edebiliyoruz bazen.

Ögrenciyken, kalitatif kimya laboratuvarında bir deney tübü içinde verilen sıvının içinde neler olduğunu anlamak için yaptığımız deneyler vardı: Elinizdeki sıvıya bir takım işlemler yapar, sonra bir çözelti damlatırsınız. Bu damlatma işlemi sonucunda birtakım değişimler olur. Diyelim ki, sıvının içinde sizin aradığınız metal varsa, kırmızı bir çökelti oluşacağı yazıyor olsun elinizdeki klavuz kitapta da. Evet, damlatırsınız ve sarı ip gibi bir şey oluşurmuş gibi olur deney tübünde. Emin olmak için tübü hafifçe başınızın üzerine kaldırır, dibine bakarsınız. Bakarsınız bakarsınız ve kendi kendinize dersiniz ki; hah işte kırmızı çökelti oluştu. Demek ki o metal var benim sıvımın içinde.

Ama içiniz rahat etmez yine de. Gider, biraz ötede kendi yeşil çökeltisini bulmaya çalışan bir arkadaşınıza da gösterirsiniz elinizdeki tübü. Nasıl? , dersiniz. Kırmızı çökeltiyi görüyor musun? O da yavaşça sizin elinizden alır tübü. Sizin biraz önce yaptığınız gibi başının üstüne kaldırır. Evirir çevirir. İşte, der. Tam şurada kırmızı bir çökelti var.

Bir üçüncü kişi geçmektedir o anda. Hemen durdurursunuz:

-Ne görüyorsun?

Şöyle bir bakar ve hiçbir şey göremez. Nasıl, dersiniz ikiniz birden. Kırmızı çökeltiyi görmüyor musun?

Bu kez tübe daha dikkatli bakar ve başını sallamaya başlar:

-Evet evet şuradaymış, demin görememişim.

Ve tübü havaya kaldırırken kesin bir tonla ekler:

-Var.

Başını havaya kaldırmış dikkatle bir tübün dibine bakan bu üç kişi, dördüncü kişinin dikkatini çeker. Ne oluyor, diye sorar o da. Üçü birden “Kırmızı çökelti” derler. Bunu duyar duymaz dördüncü kişi de salavat getirerek anında kırmızı çökeltiyi görür.

Arkadaşıma anlatıyorum bu örneği. Ve,... Ne dersin? ... Birisine daha gösterelim mi senin mesajı, diye ekliyorum. Gülümsüyor ve, diyor ki:

-Anlattığın hikâye güzelmiş ama benim örneğim, burada tersten oturdu, değil mi? ...

Aynur Uluç
Kayıt Tarihi : 14.1.2010 23:45:00
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Hasan Büyükkara
    Hasan Büyükkara

    ben de gördüm tübün dibindeki kımızlı çökeltiyi...

    kımızlı çökeltidir, biz türklerin kalaylı bakır taslarında aşk...bir de, kımız ne renkti bilseydik..kızıl elmanın rengindedir elbet..

    kımız, kırmızı değilse çok üzülürüm bak şimdi

    :)))

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Aynur Uluç