Etrafta dolaşıp duran kırmızı bir hayalet var; bazen sık sık renk değiştirse de bu onun kırmızılığından ödün verdiği anlamına gelmiyor.
Bazen açıkça ne istediğini gündüz ışıkları altında sunuyor ve bazen de karanlık gecelerini uyandırmayı tercih ediyor.
Yine de dünya kuruldu kurulalı o tahtına oturan bir kral olarak tanıtmadı hiç kendini bizlere.
O dolaşıp duran kırmızı bir hayalet olarak aramızda olmayı tercih etti.
Bazen yeişil bir elbisel giydi, bazen mavi ve bazen de sarı...
Renklerin önemi yoktu; ona göre hepsi aynı kapıda biriken bir bukalemundu...
Yeri gelince kendini gayet iyi saklayabiliyordu, yeri gelince de gece kâbus görmüş gibi yüzümüze karşı haykırmayı
tozlu bir şemsiye durur
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla
Devamını Oku
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla