Funda Gülseven - *Kirli Beyaz...(deneme) ...

Funda Gülseven
132

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Coşkulu kalabalığa karıştı gözleri... Korku dolu bakışlarla hepsinin yüzlerinde gezindi... Acaba biliyorlar mıydı gerçeğini? Korkulu utancını görüyorlar mıydı bakışlarında? Sanmıyordu... Öyle olsaydı böylesine kutlarlar mıydı onlara göre en güzel, ona göre ise en acı ikinci günü? Bugün düğünüydü onun... Dünya evine girişiydi... Onun için ikinci kez ölümüydü... Belki de son kez...

Kocası olacak olan adamla göz göze geldi... Aile dostlarının oğlu, çevre köylerden...Daha önce çocukluklarında birkaç kez görüşmüşlerdi... O adını bile anmaktan korktuğu, utandığı günden çok önce... Henüz çocuksu sevinçler ve umutlar dünyasındayken... Zaten sonrasında erkeklerle ve hatta erkek çocuklarla hiç bir araya gelmemişti, gelememişti ki... Hepsinden kaçmıştı...Çünkü hepsinden korkmuştu... İşte şu an karşısında duran bu adam onun son çocukluk arkadaşıydı... Çocukluğunu bir bıçak gibi kesen, onu derinden yaralayan o olaydan önceki zamanlardan kalan...

Adam nasıl da mutlu, nasıl da heyecanlıydı halay çekerken... Evleneceği kızın yıllar önceki kız olduğu düşüncesindeydi belli... Kendisi gibi muhafazakar bir aileden gelmiş, namus timsali bir kız... Yıllarca hep hayalini kurduğu, evlenmek istediği gibi bir kız...Adamın bakışlarında bu gururlu sevinci okuyordu...Bu bakış altında eziliyordu...Korkuları daha da artıyordu... Birkaç saat sonra başına geleceklerden korkuyordu... Gerdek kabusu sarmıştı derinden... Hem de diğer kızlardan çok farklı sebeplerle... Çünkü beyaz gelinliğe çevrili kırmızı kuşağı kan kokuyordu, acı taşıyordu geçmişinden... Kirli, kanlı bir beyaza bürünmüştü tüm çocukluk hayalleri....

Saatler hızla ilerliyordu... İkinci kez ölümünün soluğunu hissediyordu benliğinde... İkinci belki de son kez ölümü ilk ölümünün sonucuydu... İlk ölümü? Kendisinin işlemediği bir günahın vebalinin acıtan soğukluğuyla yüzleşiyordu yeniden... Ama bu kez daha keskin bir acıyla sarsılıyordu... O anı yaşıyordu... Bedenine işleyen rakı kokan nefesi hissetti yine... Ter kokusunun keskinliğiyle daha da yakıcı olan... Ayık zamanlarında sadece gözleriyle üzerinde gezinen, sapkın kişiliksizliğinin cesaretsizliğine bürünen bu devasal adamın alkolle içindeki hayvanı ortaya çıkarttığı o anki ağırlığını hissetti üzerinde... Nefesi tükendi yine o günkü gibi... Bağırmak istedi, son gücüyle kaçmaya çalıştı....Çocuk bedeninin güçsüzlüğüyle devasal bir adamın gücüyle başedebilir miydi ki?

Tamamını Oku