Kutlu dostum güvercin, bir gün ölmeden Kanatlarının sertçe çarptığını bilmeden Uçmuş, gelmiş dostu kırlangıç otuna. Kırlangıç demiş, "Uçma öyle boşu boşuna."
"Ne yapayım?" demiş kırlangıca garip güvercin. "Dinle," demiş kırlangıç, kendinden oldukça emin.
"Üç öğüt vereceğim sana ve göktekilere;
Belki akıllanır da konar, eşlik eder yerdekine."
"Evet," demiş, "Dinliyorum," güvercin şişerek, Gözlerini dikmiş, heyecanla kendinden geçerek. Kırlangıç otu, mayıstaki bereket ve huşusuyla Başlamış üç öğüte sevgili dostuna.
"Bir," demiş, "Yaklaşma gökteki kuzguna, Kuzguna benzeyen ve kuzgun dostuna. Kuzgun," demiş, "Gece karanlıkta çıkar,
Mezarlar kazar sabahın beşine kadar."
"İki," demiş, "Ağacın arkasındaki pınar,
Pınar her gün iki göğsünden akar.
Akar, akar, hoştur siz göktekilere;
Pınardan bir damla ver bir güzel çiçeğe."
"Üçe geldin güvercin, tebrikler sabrından; Yerdekine olan bu kutlu saygından.
Son olarak, çiğne bir bülbülün etini,
Buraya getirme başka bir güvercini."
Bizim güvercin tabii, aklı bir hayli karıştı. Karıştığı kadarıyla güvercin pek çok korkaktı. Veda etti eski dostu kırlangıç otuna,
Ha gayret o zaman, kanayan kanadına.
Uçtu uçabildiği en yakın yere yorgun güvercin. Pınarın aktığı ağacın üstü ise pek serin. Düşünmüş kırlangıcın garip üç öğütlerini;
Fark etmemiş o akşam bir kuzgunun eşliğini.
-Abdullah Zorlu-
Abdullah ZorluKayıt Tarihi : 28.8.2024 15:33:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!