Kırklareli Şiiri - Osman Bulut

Osman Bulut
694

ŞİİR


8

TAKİPÇİ

Kırklareli

Traklardan Bizans’a dek her kavme,
Cenaze namazı kılmış bu diyar.
Gel de bu sevgiyi, saygıyı övme,
Türk’ü baş köşeye almış bu diyar

Kaynaklar doğruysa yaşı sekiz bin,
Geçmez hiçbir çağı huzurlu, sakin
Sebep; ya ihtiras, ya nefret, ya kin
Savaştan usanmış, yılmış bu diyar.

O kavim, bu kavim geze dolaşa,
Kurtulur Murat Bey geçince başa.
Koparır Bizans'tan Demirtaş Paşa,
O gün bugün bizde kalmış bu diyar.

Düşman kaşındıkça çakmış silleyi
Yetmezse başlatmış ağır hamleyi.
Demirköy’de döküp topu, gülleyi
Bizans surlarını delmiş bu diyar.

Osmanlı'da ismi hep Kırkkilise,
Her nedense buna takılmaz kimse.
Yetkiler geçince Millî Meclis’e,
O ismi kütükten silmiş bu diyar

Demiş; önce vatan, sonra can, canan
Tekrar doğuştur o, 10 Kasım inan.
İşgal etmiş tek tek; Rus, Bulgar, Yunan
Hepsine sopayı çalmış bu diyar.

Camileri taşır Osmanlı mührü,
Manevî iklime gark eder şehri.
Candır toprağına Ergene nehri,
Mabetsiz, menbasız çölmüş bu diyar.

Kırklareli "Mutlu insanlar kenti"
Derdin, tasan yoksa gülmen garanti.
Bilmem hakikattir, bilmem söylenti
Karagöz çıkaran ilmiş bu diyar.

Hüseyin İhnalı meşhur zurnazen,
Sanatı uğruna ülkeler gezen.
Bulamazsın candan, hayattan bezen
Dünyaya keyf için gelmiş bu diyar

Hem ıhlamur, hem tarih kokar Vize,
Kıyıköy'den dal git Karadeniz'e.
Kömürköy'de dumanı çek genize,
Rızkını o is’te bulmuş bu diyar.

Helva, hardaliye edilir imal,
Dostluk, arkadaşlık edilmez ihmal.
Dövüş, kavga yok; asayiş berkemal,
Çünkü işe güce dalmış bu diyar.

Burada da hayat şartları çetin
Okuyan gençlerdir umudu kentin.
Yenmez ya her vakit peynirle, zeytin
Köftesiyle meşhur olmuş bu diyar.

İddialı beyaz peynirde hâlâ,
Fiyatı yorumsuz, lezzeti âlâ.
Sana kalan takıvermek çatala,
Buyur dilim dilim dilmiş bu diyar.

Sık sık uğrar kapı komşusu Bulgar,
İyi kötü canlanır çarşı pazar.
Komşuluk hatırı, dostluk hakkı var,
Ekmeğini bile bölmüş bu diyar.

Birbirinden şirin sekiz ilçesi,
Al Beyaz gül her birinin bahçesi.
Şipşirin Rumeli ağzı Türkçesi,
Yabani otları yolmuş bu diyar.

Yüz on üç yıl sürmüş, sürer yarın da
Kentten kaçan nefes alır kırında.
Pehlivanköy Pavli Panayırında,
Toplanıp eğlenmiş, gülmüş bu diyar.

Pınarhisar Kalesi gitti gider,
“Son bir burcum kaldı yok etmeyin” der.
Bir sorumlu çıkar pîr-ü pak eder,
Vefa, kadir, kıymet bilmiş bu diyar.

Longoz ormanları ve İğneada,
İğne atsan yere düşmez orada.
Doğa ile tutuştukça inada,
Çok yaşar afetmiş, selmiş bu diyar.

Yaslandığı Istranca dağları,
Beslendiği meyve dolu bağları.
Yarın arar belki de bu çağları,
Bakarsın fabrika dolmuş bu diyar.

Hem “39”lar hem Kırklareli,
En az kırk bir kez Maşallah demeli.
Ağaçlar hazanı takmaz besbelli,
Ne sararmış ne de solmuş bu diyar.

“Papara'yı yemek” olmadı kısmet,
Ziyadeydi; ilgi, alaka, hürmet.
Zannettim ki giderim sağ selamet,
Baktım ki gönlümü çalmış bu diyar

Seksen asır yaşamışsın de hele;
Hasbıhal ettin mi bir yolcun ile?
“Hoşça kal” diyorum, “git güle güle”,
De ki demesinler lalmış bu diyar.

Çocukken dilimden düşmezdi yere,
Şirin türkün; "Dere geliyor dere"
Kırklareli nere, orası nere...
Osman'ı Antep’e salmış bu diyar.

24.10.2023 Kırklareli

Osman Bulut
Kayıt Tarihi : 29.10.2023 16:31:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!