Her mevsim görmeye alıştığım gülüşünü
Ayrılık mevsiminde göremedim,
Nereye sakladın?
Dipsiz bir sevgi uçurumu gözlerinden
kanatlanan kırkıncı yüreğimdir yâr.
Kanat yaptığım özlemine rüzgâr neylesin!
Nakşettim gözlerime hayalini,
Seni silmek kimin haddine gözlerimden.
Sen aydınlattıkça dünyamı;
Artık korkmuyorum idam sehpasına
urgan olmuş gecelerden.
Öyle ya, şair ne demiş;
“Ölümsüzlüğü Tattık, Bize Ne Yapsın Ölüm.”
Öyle değil mi gülüm?
Ruhum alevler içinde, martılar su taşıyor.
Sislere büründü şehla gözleri İstanbul'un.
Hayalinsiz çiçekler bile açmıyor,
Ya ben nasıl dayanırım sensizliğe yâr?
Sen gidince ormanlar bile
Ruhlarını teslim sırasındalar.
Salkım saçak yediverenleri takmışım yüreğim üzre.
Ezgin yüreğime çizmişim turna nakışlı sevdayı
ve adını Ayşe koymuşum, bilesin.
Ey yâr;
Artık korkmuyorum idam sehpasına
urgan
olmuş
gecelerden!
Hayalini nakşetmişim yıldızlara,
Uzanmış seyrediyorum gülüşlerini,
yanımda yine sen.
Kayıt Tarihi : 16.3.2007 21:10:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
“Ölümsüzlüğü Tattık, Bize Ne Yapsın Ölüm.”
Öyle değil mi gülüm?
Aynen öyle Kadir'ciğim.
Selam ve duamla.
TÜM YORUMLAR (1)