Yorgun bir Temmuz akşamı daha indi şehre,
Gece boyu gökyüzünde asılı
Yorgun ve susuz kalan ay,
Yine bırakıverdi kendini gümüş sulara...
Sevda,
bir orman kuytusunda karıncalarla oynaşırken
Aşk,
bir Temmuz mayhoşluğunda çıngı çıngı yanıyordu...
Umut mu?
O da ayla birlikte sulara gömülürken
Yakamozların arasından göz kırpıyordu...
Ben,
Oturmuş gözlerimle renklendirmekle meşguldüm
bakışlarımın ulaşabildiği her zerredeki bu bildik telaşı...
Hayatımdaki kırkıncı Temmuz’du bu
Kırk kere soluk alıp vermek kadar geçmişte kalıveren...
Biliyorum...
Doğduğum o ilk Temmuzda da ağlamışım
Annem, Gülsüm demiş adıma
gülmek kökenli bir kelime seçmek adına,
gülsün diye...
Ah annem ah
Güldürme beni...
...
bir o yana bir bu yana ırgalanıp duruyordu
Kıyıda yanyana duran iki sandal
Işıltıların oynaştığı yorgun sularda...
Aldım bu kırk Temmuz’u,
Kırk yıllık sürgünün...
Yani yaşamışlığın ustalığına sığınıp,
Yükleyip sey’reyledim terazinin kefelerinde
Biraz sandalın birinde, biraz diğerinde
...
Sallanıp durdular gözlerimde seher vaktine dek..
Sabah ezanı uyarıyordu İstanbul’u bir kez daha
Görebilen gözlerim, duyan yüreğim için
şükrederken Yaradanıma
Durdu sandallar;
Denkti terazi...
Nankörlük etmenin yeri değil
Hayat, bana adil davranmış meğer;
Ne kadar mutluysam; o kadar mutsuzum...
(İstanbul, 10 Temmuz 2011)
Gülsüm TanrıverdiKayıt Tarihi : 15.11.2011 17:56:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (1)