Kirk Yil Önce İmranlı Destanı

Gültekin Toga
1876

ŞİİR


14

TAKİPÇİ

Kirk Yil Önce İmranlı Destanı

Kimliğimde yeri vardır unutmam
Muhabbetin bol olduğu zamanlar
Bağlıyım kökümden ayrılıp yitmem
Sokakların hol olduğu zamanlar

Genelde aynıydı gönül kafası
Ambarı doluysa gelsın sefası
Otuzbeş milyondu Vatan nufusu
Altmışyedi il olduğu zamanlar

Benim anlattığm Sivas İmranlı
Rakım bin yedıyüz kışı boranlı
Çocukluk çağımdan dostlu, yarenli
Omuzumda kol olduğu zamanlar

Siyah önlük, ak yakalık tüm okul
Temizdi vıcdanlar,temizdi akıl
Bulaşığın detarjanı kum,çakıl
Çamaşırın kil olduğu zamanlar

Tadı bir başkaydı göze suyunun
Kürünü,tuz taşı belli koyunun
Bır tazısı vardı Raif dayının
Taş çanakta yal olduğu zamanlar

Rastlamazdık birbiriyle dargına
Dostlar vardı en çetrefil zor güne
Neler sığmazdı ki neler bir güne
Saatlerin yıl olduğu zamanlar

Masal gibi gelir anlatmak bile
Mümkün değil artık gitmek o yıla
Sahip olan nerde.... otomobile
At,eşeğin bol olduğu zamanlar

Kuzu otlatarak yaşardık yazı
Gönlümüze hazdı aşığın sazı
Var ıdı herkesın tavugu kazı
Her kümeste fol olduğu zamanlar

Davar emrindeydi Ukuş Receb'in
Hulis gadadaysa o sığır emin
Tarlada Sabanın,harmanda gemin
Eleklerin yel olduğu zamanlar

Sokak araları kardan bir sutun
Kaymayın bu yolda artık unutun
Buza ifrit olan Tilki Maksut'un
'Ulan'diye del olduğu zamanlar

Kalaycı Cemal'in işleri yoğun
Demirci Ahmet'e gülmeye sığın
Teşide ıpliğin lplikte cağın
Makinenin el olduğu zamanlar

Çilingir,terzisi,nalbant,hancısı
Fiği mercimeği,arpa,yoncası
Çatma yaylasında çıkım öncesi
Tepelerin gül olduğu zamanlar,,

Hubuyar dayımın acısı vardı
Sanki başka bir alemde yaşardı
Olur olmaz anlar efkar basardı
Gazellerin dal olduğu zamanlar

Mahkemede Kobbik Mustafa emmim
''Çam diyirim kavak anlirsin hakim''
Hakaret sayılıp bu söz nitekim
Altı ay taş,tel olduğu zamanlar

Edebiyat ile eski merhabam
Karşılık görürdü mutlaka çabam
Hikaye anlatır Müşüde ablam
Konuların Zal olduğu zamanlar

Ak topraklar yüz olurdu yapıya
Helke omuzlukta gidilir suya
Hem kilitti hem de tokmak kapıya
Zırzaların zil olduğu zamanlar

Hatırlarım sene dokuzyüzyetmiş
Binali emmicem gurbete gitmiş
Ayrılık ninemin canına yetmiş
Dilinde hep 'gel' olduğu zamanlar

Merak işte kağnısına hürmetle
Sapa gitmiş idim çalık Ahmet'le
Sevişirdi sanki onca zahmetle
Kulağında el olduğu zamanlar..

Çok cığızdı suya yazardı Yavuz
Yenilgiye fana kızardı Yavuz
Top benim der oyun bozardı Yavuz
Kalesinde gol olduğu zamanlar...

Karatekin,Çarşıbaşı arası
Yağmurlarda dere idi orası
Kapın gelin köz küreğin sırası
Yedi,sekiz göl olduğu zamanlar.

Oyunla eğlerdim kaynayan kanı
Elinde süpürge beklerdi beni
Az sopa yemedim anamdan hani
Üstüm,başım mil olduğu zamanlar..

Gazcı Emin,Deli Salim Bıdonla
Litre ile gaz satardı baş canla
Elektrik yoktu evlerde anla
Radyolarda pil olduğu zamanlar..

Geçmiş bizim doğru ve hatasıyla
İlgim olmazdı ki göz ötesiyle
Konuşmazdı gelin kaynatasıyla
Dili varken lal olduğu zamanlar..

Ahırımız düve,dana,mozikli
Yağımız külekte,turşu pazikli
Bir odada soba odun,tezeklı
Mangallarda kül olduğu zamanlar

Adam idi beyler adam gedalar
Muhabbet saçardı bütün sedalar
Hasır,cecim makat,seki odalar
İpliklerin cil olduğu zamanlar

Yeri yok komşuya yardımda nazın
Ellerinde orak gelinin kızın
Bu gün iş bizimse yarında sizin
İmecenin hal olduğu zamanlar

Kazlar vardı Makbere'nin güttüğü
Sırım İsmail'in basma tuttuğu
Naylon,lastik Abdullah'ın sattığı
Tezgahlarda nal olduğu zamanlar

Akşam ayran aşı sabah un çorba
Lazım değil idi çobana kırba
Asla eskimezdi aynıydı urba
Pantolonun şal olduğu zamanlar

Bize sevinç idi bayram bu olsa
Beklerdik geleni neresi yolsa
Gurbetten,askerden birisi gelse
Müjdelerin sel olduğu zamanlar

Bekci Muharremin tizdi ses tonu
O temsil ederdi devlet,kanunu
Gündüz bile görsek korkardık onu
Memici'nin Kol olduğu zamanlar..

İzi vardır bende böyle hüzünün
Farkına varmıştım hasret sözünün
Vasıta yok..dağın öte yüzünün
Sanki gurbet el olduğu zamanlar...

Şafak attı Hüsnü öküzleri koş
Eller işte gerek oturma boş boş
Tekel Müdüründe çeşit çeşit kuş
Horozların çil olduğu zamanlar,

Yağmur duasında bütün çocuklar
Kimi bulgur,kimi yağla kucaklar
Yansın pilav için artık ocaklar
Toprakların çöl olduğu zamanlar..

Ne isterim güvercinler öterken
Gökte sığırcıklar sürü,katarken
Yazıköy üstünde Güneş Batarken
Grubun kan,al olduğu zamanlar.

Komşumuzun geliniydi Mümine
Ablam der de çok severdim dinime
Kınasından yakar idi elime
Tazeliği bel l'olduğu zamanlar.

Naciye bibimgil evcek göçmüştü
Bu ayrılık ben de yara açmıştı
Bir tarafım çökmüş tadım kaçmıştı
Muzaffer'in kel olduğu zamanlar..

Köküme yapışık kopmaz bu kalbım
Bekir dedemdendi kırık leblebim
Yok idi parayı koyacak cebim
On kuruşun fil olduğu zamanlar

Asmışlardı ama severdi herkes
Tebrik kartlarında Adnan Menderes
Aklı kurcalardı bu tezat,bu ters
Cahilliğin tül olduğu zamanlar..

Zevki vardı mal,davarı takipin
Buluşma yerinde aynı ekipin
Irmaktan geçerken Emmim Yakup'un
Omuzunun sal olduğu zamanlar

Emine ciceydi bildiğim ebe
Ona danışırdı kim ise gebe
Beşikte bağlıydı sımsıkı bebe
Kundaklarda höl olduğu zamanlar

Köroğlu,lorkesi, hoşbileziği
Hey güzeller süsler kına yüzüğü
Düğünlerde yaylaların müziği
Dansın uzak dal olduğu zamanlar

Kalfa Recep Belediye kahyası
Cin ağa elinde suyun kurnası
Çarşı çeşmesinde tam üç su tası
Etrafının Hal olduğu zamanlar

Olanı bu..yoktur öyle seç,beğen
Büyükler dayıydı küçükler yeğen
Helal idi kuru ekmek, baş soğan
Yiyen için bal olduğu zamanlar

Oyun yeri idi bize camimiz
Kemal Hoca İmam,müezzin Ramiz
İnsanlar doğaldı,saftı,tertemiz
Ne hinlik ne rol olduğu zamanlar

Allı Zeynep,Yusuf çavuş ah gardaş
Seferberlik vakti yedi yıl savaş.....
Anlatırken bize tok...yavaş,yavaş
Gözlerinin yol olduğu zamanlar

Arkadaşım Kadir,Yakup,Mustafa
Oyun gizlempöçük,köşe kapmaca
Uzun eşek,çelik,topaç,ve takla
Elimizde mil olduğu zamanlar..

Fasulye yahnısi kuskus,erişte
Haşıl,Katmer,bişi kete var işte
Bir dümüç dürerdi Şaban enişte
Çökeleğin sül olduğu zamanlar..

Ne de olsa aileye destekti
Zorlama yok gönüllü bir istekti
Boyacılık çocuklarda meslekti
Fırçaların kıl olduğu zamanlar

O zaman bilmezdim elbette niçin
Hafızaya vurur gibi bir perçin
Milattı iş, olay anlatan için
Erzincan'a hal olduğu zamanlar..

Zurnacı Sebodur bildim bileli
Oynayan çoşarsa davulu ölü
Davula aşıktı o garip,deli
'Vur be Memo..çal' olduğu zamanlar

Izi böyle kaldı bende sılanın
Tercüman olduysam siz de dolanın
Taze gelin ıken eri ölenin
Ölene dek dul olduğu zamanlar

Rahmetlidir şimdi çoğu isimler
Ama hafızamda kaldı resimler
Lalezar ebeme kıştı mevsimler
Belinde hep yel olduğu zamanlar..

Bu bir destan kırk yıl önceye dair
Giyim kuşam yemek,folklor vesair
Öz, özet nakleder malesef şair
İşte böyle dol olduğu zamanlar

Sentezi gurbette sine kahırlı
Memleketin yolu sanki mühürlü
Sevemedim sizi işte bir türlü
Eşin,dostun el olduğu zamanlar...

Ozan Sentezi

Gültekin Toga
Kayıt Tarihi : 4.2.2010 20:21:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Ahirete intikal etmişleri Rahmetle anıyorum..Bu Şiir 1970 öncesi İmranlı demiş olsam da Anadolu resmidir..Araştırma değil çıplak gözlemdir..Hatıralarım canlandıkca eklemeyi düşünüyorum..

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Rahime Kaya
    Rahime Kaya

    Sayın Gültekin Toga,
    Değerli çalışmanıla tarihin tozlu sayfalarını sildik...Yeniden yeniden bizi biz eden değerleri okuduk. Var olunuz. Saygılar

    Cevap Yaz
  • Ekrem Yalbuz
    Ekrem Yalbuz

    Maşallah Sübhanallah.

    Bir konuda bu kadar uzun bir şiir yazabilmek kolay değil. Hafızanın isyanı, aklın cinneti diyesim geliyor.

    Ve şu kırk yıl ne çok şeyimizi alıp götürmüş. Söylemesi kolay sadece iki hece 'kırk yıl'.

    Bir ömür, dört nesil.

    Anlatılan İmranlı değil. Bütün bir Anadolu. Ben değil, biz.

    Bazı dizeleri alıntılamak istedim. Ne mümkün. Hepsi ayniyle hakikat, hepsi ayrı bir yara.

    Şiirin başlığındaki ve içindeki iki 'İmranlı' yı çıkardım, onların yerine 'Ardahan' yazdım. Şablon aynen tuttu. İşte şiir, işte Anadolu gerçeği. İsteyen deneyebilir. İmranlı'nın yerine Bayburt yazın, Yerköy yazın, Taşova, Keskin, Niksar, Aşkale, Bulanık vb. ne bileyim işte. Nereliyseniz orayı yazın. Bakın nasıl örtüşecek.

    İç yakan, burkan kırk yıl. Köyleri, kasabaları boşaltırken ne çok değerimizi de götürmüş meğer. Ve biraz da ülkenin heba olmuş kırk yılı.

    Şiir yaktı be. Gençlik uçtu gitti, ona mı yanayım. İnsanlarda samimiyet ve sadakat kalmadı ona mı yanayım. Etrafımızda eş, dost, yâren, yaşıt azaldı ona mı yanayım.

    Sentezî Usta, sözü uzatırsam haddi aşmaktan korkarım.

    Allah, hiç kimseye ağrı, acı, hasretlik çektirmesin. '93 te dedelerimiz göçtü, '73 te de bizler. Bizim torunlarımızı nasıl bir göç bekliyor bilinmez.

    Kutladım Kardeş. Kucakladım.

    Cevap Yaz
  • Ekrem Akbunar
    Ekrem Akbunar

    Gidenin ardını bırakmayan altı harfli sihir: geçmiş.
    ve geleceğe bırakılacak olan:kalem
    şimdiyse okuyanları alıp götüren bir hasret gemisi.

    nedense hep özlenen geçmiş, umut beklenen gelecek. ve şimdi ikisinin arasında kalbi sıkıştıran bir nefes.
    selam ve dua ile.

    Cevap Yaz
  • İhsan Ertem
    İhsan Ertem

    Offf Ustam offffff...
    Hiç sevmem keşke demeyi, ancak okudukça keşke dedim, keşke yaşamasaydık bu kırk kırkbeş yılı da aynı kalsaydı her şey.....

    Yüreğine sağlık ustam , mest oldum, sağ ol.

    Cevap Yaz
  • Celil Çınkır
    Celil Çınkır

    Şiir okudum efendim.
    Hayranlıkla ve gıpta ile okudum.
    Kendime de kopyaladım.
    Komşularım var İmranlı'dan. (Bapsu köyünden ve yeniköyden)
    Anadolunun özeti olmuş emek yoğun çalışmanız.
    Kültürümüzü adeta kayıt altına almışsınız.
    Bu tür çalışmaların değeri çok sonraları ortaya çıkıyor.
    Sizi yürekten kutluyorum,
    Saygımla,

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (29)

Gültekin Toga