Nedenini kestiremediği bir tedirginlik üzerinde dolaşıp duruyordu. Geçmiş- gelecek, dün ile bugün arasında bir yer edinmek istiyor, tutunmaya çalışıyordu. Bunu bir türlü baçaramıyordu. Sonra yoruluyor, yerini soru işaretlerine bırakıyordu...
Kırkına kadar yaşadıkları duygularında bir tat bırakmamış ve geriye dönüp baktığın da; tutukluk, yorgunluk ve kırgınlıkla başabaşa kalmıştı. Rununda ki ve bedeninde ki yorgunluk çoğu zaman yüzüne yansıyordu.
Tanışdığı genç Şair arkadaşı; - mutlu ol, gülümsemesini bil, biryere takılıp kalma -demişti. Öyle güzellikler yaşamalıydı ki duygularında tadı kalmalıydı. Ne zaman konuşsalar Şair tekrarlar dururudu. - Kırk yaş; olgunlaşma, yaşamın farkına varma., Hamlıgın meyvelerini toplama yaşı-, derdi... Özgürce düşünüyorsun, daha dikkatli örüyorsun düşlerini, beklentiler küçülüyor, rutubetli duygulardan fazla ıslanmadan yol alabiliyorsun demişti.
Şairi, dalgaları olmayan bir Denize benzetmişti. Şairin, Sakin ve dinginliğine içerliyor ve -kaygısız şey- diye de bazen söyleniyordu. Yaşama, umursamazlığı ve gülüp geçen yüzü kadını, bazen ürkek bir serçe gibi telaşlandırıyordu. Yine de bu adamdan hoşlanıyordu, umutla,umutsuz bekleyişin kıyısında imgeleri şairin ellerinden tatmaya çalışıyordu.
Bazıen de şairin yüzüne bakar, renklerinin çokluğunu, coşkusunu, hafifligini bulurdu. şairin yüzünde ki aydınlık gülümsemeyi, kelimelerinde ki coşkuyu, serinliği içine çeker dinlenirdi. farklı ve renkli bir insandı bu şair.
Kadının içinde, bazı Akşamarı tuaf bir acı yanar, teni ürpererek keyiflenir, ve istekli düşüncelerle düşlerin kıyısında dolaşırdı. Çogu zaman da birini arzulama ve duygusu sinirlerini bozar ve öyle bir düşüncenin uyanmasını kendine haksızlık olarak görürdü. Kendini rahatlatma denemeleri, zamanla acı ve suçluluk duygusuyla birleşti. – Ne zamana kadar bedenimi aldatabilirim diye arzuların kırık çizgisinde dolaşıp durdu.
İki gözüm pınar oldu gel gayrı.
Elim değse akan sular tutuşur
İçim dışım yanar oldu gel gayrı.
Ayların sırtında yıllar taşındı,
Yıllar geçtikçe yaş kemale erince, anlıyor insan hayatın çabuk geçip,gittiğini,yaşanılası bir sürü güzellikleride kaybettiğini,doğaya daha bir başka bakıyor gözler,kuşların,çiçeklerin,tabiatında bir canlı olduğunu ancak farkediyor,yaşam giderken bizden tad alarak yaşamasını anca öğreniyoruz bu yaşlarda,telaşa kapılıyor insan bazen,daha yapacak çok işlerim var zamanım azalıyor diye düşünmeden olmuyor sanki..daha sonraki yılları düşünemiyor insan ergenken..telaşlanmadan yapılacakları sıraya koyup,yarını düşünerek, hayattan tad alarak yaşamalı insan.
Güzeldi .Her yasin ayri bir güzelligi oldugunu ,hatta yas ilerledikce daha güzel oldugunu düsünüyorum.40 yasimda ne düsünürüm bilemem ama 10 yil geriye gitmeyi istemem ,30 lu yaslari sevdim .Tebrikler ,ilhaminiz bol olsun.
BU ÖYKÜDE KENDİMİ BULDUM SANKİ.AMA BENİM HAYATIMDA BURADAKİ ŞAİR GİBİ BİR ARKADAŞIM YOK.
EVET EN DOĞRUSUNU DÜŞÜNMÜŞ 'KADIN''.YAŞANACAKSA YAŞANMALI...
YÜREĞİNİZE SAĞLIK ÜSTAD...
çok güzeldi tebrikler
bencede arkadaşım zor oluyor alışmak ama her yaşın bir güzelliği var selamlar
Çok güzeldi. Severek okudum devamı varmı :)?
Kutluyorum.
Güzel bir öykü, güzel ve cok ictenlikli bir calisma olmus... öykünün devamini okumak isterim... :-) saygilar ile
Hayata dair yaşanmışlıklar seziliyor dizelerde
AŞK'a kanat açarsan kanatların yanar.
AŞK' ta kanatların yanmazsa ne değeri var..
bu bir cesarat işi güven itimat gerekiyor sanırım.
inşallah duya duya yaşarsınız aşkınızı..iki tarafta
üzülmez sonsuz olsun..
Tebrikler Zerrin TAYFUR.
Her yaşın ayrı güzelliği var elbet..şiiriniz güzel yansımış satırlara kutluyorum.
inanmayın dostlar;
ne yaşanır,
ikinci bahar.
ne de,
hayat kırkında başlar.
gerçek olan şu ki:
yıllar bir su misali,
hep saman altından
akar...
cahit sıtkı:
__yaş otuz beş,
yolun yarısı demiş.
anlayamıyorum;
ya, yol çok kısa,
ya da, yaşam treni hızlı.
naçizane şiirimden mısralarımla katılmak istedim.
tebrikler ve paylaştığınız için de teşekkürler.
Bu şiir ile ilgili 20 tane yorum bulunmakta