Doğduk doğalı kışımız yazdan uzun
Isınmadı gitti dallarımız Osman
Şu ömür çizgimiz var ya eni boyundan uzun
Saate dakikayı sığdıramadık Osman
Tomurcuk olup kaldık, yaprak açamadık
Ne yaptıksa boşa gitti, kaderden kaçamadık
Yerlerde süründük, bir türlü uçamadık
Yitirmedik umudu, bırakmadık gülmeyi Osman
Hep akıntıya kürek çek, hep akıntıya kürek
Altı ayda iki arpa boyu yol aldık sürünerek
Daha çok arpa boyu yollar var önümüzde
Bakalım hangimiz önce varacak Osman
Ömür yumağı sardıkça kocaman olacaktı
Yıllar geçtikçe inadına ufaldı
Kırk yıldır örer dururum, bir hırka çıkmadı
Üç kısmetten ikisi hep fos çıktı Osman
Sakın beni yıldı sanma, vücut çekti resti
Şu bizim ömür sanki dibi delik bir testi
Zaten yoktu kulpu, felek boynunu da kesti
Kırk yıldır bir bardak su dolmadı Osman 5
Hep olmayasıya oldu işler, hep biz verdik biz
Fakiriz diye hayatımız oldu komple taviz
Mazimize bak! tırnakla çizilmiş, zor bir iz
Tek sermayemiz, tertemiz mazimiz Osman
Şu karşıydı gideceğimiz yer, öyle yakın ki
İki adım atsan inan üçüncüye gerek yoktu
Yol işte önümde, hedef tam karşısı
Elimi attığım her şey serap oldu Osman
Herkes ömründe bir kere kırk yaşına değer
En sefilin bile sermayesi kırk yıla değer
Gölgenin altından ip, çuvaldızdan iğneyi geçirirdik
Dünya avcumuzda bir sıkımlık limondu
Dağlarda ova gibi, bulutlarda yayla gibi gezinirdik
Hiçbir şeyimiz yoktu da dünya bizimdi Osman
Cebimizde ki aynayı akşama kadar arardık
Üç saat saçımızı tarardık
Havanda dövdüğümüz su
Bitmez bir sermaye idi Osman 10
Bulutların üstünde taht kurardık
Gölgeyi gramı gramına tartardık
Kibrit çöpünden saraylar yapardık
Bir avuç samanı dünyaya değişmezdik Osman
Dünyayı durduracak, insanlığı kurtaracaktık
İlk vazifemiz en azından başbakan olacaktık
Otuzardan atmış milyon ederdik ikimiz
Meğer atmış milyonda birmiş değerimiz Osman
Bilirsin o günleri, taşı sıksak suyu çıkardı
Bir taş atsak havaya, atmosferden çıkardı
Bakışlarımız dağları, taşları yakardı
Meğer önümüzü görmemişiz Osman
Biz kıraldık da şehzade idi çocuklarımız
Taa doğudan en batıya uzanırdı kollarımız
Sel gibi gelip yel gibi geçti yıllar
Bel verdi orta direk, çadır sallanıyor Osman
Dünyanın güzelleri dün bize olamazdı eş
Bugün hatunla olduk dünya ahret kardeş
Bizim için doğardı o zamanlar güneş
Dünyanın ekseni bizdik Osman 15
Uyumayıp geceler boyu nöbetleşe
Biz koyardık odunu güneşe
Hem ısıtsın insanları hem aydınlatsın diye
Her sabah biz uyandırırdık güneşi Osman
Tertemizdi dünyamız öyle sanırdık dünyayı
Çok çabuk öğrendik, Hanya’yı Konya’yı
Yalan bilmezdik korkmazdık doğrudan
Yalan mekân tutmuş milletin ağzında Osman
Herkes ömründe bir kere kırk yaşına değer
En sefilin bile sermayesi kırk yıla değer
Bilmeyen vurdu hadi neyse, bilen niye vurdu
Kan ağlarken içimiz onlar rahat rahat oturdu
Bize daneyi göstermezken, ötekine harman savurdu
Kimseye bir dene borcumuz bile yok Osman
Yaz geçti karpuz, kış geçti helva yemedik
Soğan ekmeğe maydanoz ekledik
Ne el borcu, ne veresiye aldık
Varsa yedik, yoksa şükrettik Osman
Çok ihanet gördük ama etmedik
Herkes tükürdüğünü yalarken
Hiçbir sözümüzden dönmedik
Dışımız sefil, içimiz safirdi Osman 20
Biz çiğ tavuk yerken hatır için
Hakarete uğradık uyuz bir katır için
El el alemin yazdığı iki satır için
Bizim mektuplarımız yırtıldı Osman
Herkes ömründe bir kere kırk yaşına değer
En sefilin bile sermayesi kırk yıla değer
Kimsenin göz dikmedik namusuna, bağına
Kira aldılar, yorgun yaslandığımız Allah’ın dağına
Almak için gittik, vermek için gittik ayağına
Kırk yıldır taban tepiyoruz, yorulduk Osman
Etkilemiyor artık hakaret, küfür, iltifat
Fark etmiyor bence pireyle deve, sinekle at
Ne güldüklerine gülüyorum insanların, ne dertleri dert
Meğer bazı insanlar vızıltıymış Osman
Bir şey olmamışsan, hiç olamazsın bundan sonra
Mükellefiyet halkası boynunda bir altın eğer
Ne ümit beslersin, ne hayal kurarsın yarına
Sözlerin incidir, tecrüben dünyaya değer Osman
Evet Üstad! otuz beşinde anlarsın ki,
Su insanı boğar, taş serttir
Kırkında değişir kurallar yürümek bile derttir
Havada boğulursun, su taştan serttir
Güneşte titrer, karakışta yanarsın Osman 25
Darılma şiir olsun diye uğraşamam
Tutmazsa tutmasın hecesi kafiyesi
Sanatkâr değilim, şair de olamam
Kırk yılı kırk satıra sığdıramam Osman
Herkes ömründe bir kere kırk yaşına değer
En sefilin bile sermayesi kırk yıla değer
(1 Temmuz 1989)
Selahattin AydemirKayıt Tarihi : 9.4.2006 18:00:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Selahattin Aydemir](https://www.antoloji.com/i/siir/2006/04/09/kirk-yas-8.jpg)
en sefilin bile sermayesi kırk yıla değer..
tebrikler... gökkutay -
TÜM YORUMLAR (1)