ayrılıkta bile terk etmedi bizi yazdı şairliğin
boyladı her gün dar ağacından oyulmuş sehpamıza
uğrayıp yokladı sessizliğiyle hep sallanan sandalyemizi
sonunda bulaştırdı soluk rengini ay gibi yalnızlığımıza bizi
ve tanıştırıp giderken gece gibi içimizde kalan sırrımızı
gel dedik ayrıldık biz koşmaktan vazgeçtik
durmadan döneriz bilsin O
yalnız kalma deyip üç ettin bize kaldı gizlerin
buluşturdu ıssız hücrede sevgiliyi hiçe sayan tekimize
yazık etti birden ayarttı başıboş bekar divitimizi
sonunda serdi kağıdımıza yatakları sarıldı ipeğimize
ve hücum edip içerken gece gibi okkadaki o gümüş mürekkebi
yan dedik savrulduk biz dolmaktan vazgeçtik
akmadan çağlarız bilsin O
kendinden geçip feryat ettirdi aşığı cömertliğin
çizdi karalayıp boş satırları doyurdu bizi aç benliğimize
ardından kalmadı şikayet etti birde beyimize bizi
acımadı şer koydurdu boğdurup doladı küçük parmağımıza
ve kadıya dava ederken gece gibi canda izi kalan tükenmez kalemimizi
gez dedik göz olduk vurmaktan vazgeçtik
yanmadan eririz bilsin O
boş ol deyip karar yazdırdı mühürlü kağıtlara şahitliğin
rezilde rüsva etti meydanda kilim baktırdı cemil cümlemize
sonunda baş olup kestirdi dilimledi ayağımızı elimizi
dillere savaş açtı marifeti bulaşıp mürekkebi kolumuza
ve divitlerde satılırken gece gibi kamışlara sürttü peltek dilimizi
yazı dedik hat olduk çekmekten vazgeçtik
okunmadan sileriz bilsin O
öte geçesi eşlik etti düşüncemizde hep duru zihnin
kör etti hem gözümüzü hem bizi günleri ise güneşimize
aramıza girersin de kendiyle küstürürsün diye ikizimizi
yıldızları gözyaşı gibi kaydırıp düşürdü yüzümüzü yastığımıza
ve muskalar çözerken gece gibi içimizdeki derin büyümüzü
toprak içtik su verdik yok olmaktan vazgeçtik
bilinmeden söyleriz bilsin O
öldürmedi süründürüp dokuzlar gibi doğurttu gebeliğin
kırkı çıkmadan üzüm ezdi doyurdu verdi sütsüz bebelerimize
durmayıp gün be gün uzatınca yaklaşan vuslat yolumuzu
an be an utandırdı bizi geleceğim deyip de geç kalan ecelimize
ve bölünüp yarım tam kaldık gece gibi saymadık teknedeki üç beş dilimimizi
yel dedik yol olduk aç doymaktan vazgeçtik
yokluktan ölürüz bilsin O
onulmaz haller aldı yağmadı oruç gibi susuzluğun
yeter olup susturdu gök felekleri eğdirdi başımızı davamıza
düşünmez olan mahkemeden düştük kim verdi ise nafakamızı
yağmaz olduk dilenci gibi kim bakacak sahipsiz gariplerimize
ve nal ile mıh arasında gece gibi günaha girdik yineleyerek zikirlerimizi
gel dedik gitmez olduk boş törenden vazgeçtik
yolunda yürürüz bilsin O
defalarca yıkadım gitmedi yakamdaki yeniğin
minnet etmedi aşkımız bize yeniden yandırdı yazımıza
sil hemen dedim arzuhalciye çöz ağaçtaki marifetimizi
bembeyaz et sırlı kağıdımızı sorgula suçluyu teslim et elimize
ödüllendirsin yine azıcık gece gibi yazmaktan nasır tutmuş dirseğimizi
cenk dedik sulh olduk pul davasından vazgeçtik
şikayetçi değiliz bilsin O
postumuza yerleşti vazgeçmedi bizden garipliğin
sonunda fikrimize yerleşti teslim alıp verdi azı bizden bize
soldurdu penceremizdeki ışığı hem mumumuzu hem perdemizi
söndürmedi kim bakacak onlara gece gibi sevmekten doymuş hakikatimizi
yaz dedik okur olduk boş rüzgardan vazgeçtik
konar göçer değiliz bilsin O
sg/yirmibirmayısikibinyirmi
Kayıt Tarihi : 22.5.2020 00:08:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
ilahi aşk dört makam kırk kapı ile ilgili

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!