Derneğimize ziyarete gelen kişileri karşılamak üzere toplanmıştık.
O yere gelen herkesi tanıdığım halde tanıyamadığım birisi içeride sandalyeye oturmuş bekliyordu.
Şapkasını öne eğmiş aşağıya bakıyor.
Ben ise ayaktaydım.
Hiç konuşmuyordu.
Konuşmaları sadece dinliyordu.
Baktım yabancı hiç de konuşmuyordu.
Yanına yaklaştım.
-“Bey efendi hoş geldiniz”
-“Sizinle tanışalım” dedim
Sert bir ifadeyle “Ben seni tanıyorum”
“gerek yok” dedi
Hayretimden nasıl tanımam diye omzuna elimle değdim
Bana kaba bir ifadeyle
“Çek elini” dedi
Derhal elimi çektim.
İçeride beş –altı kişi vardık.
Arkadaşlar da biri;
“nasıl tanımazsın”? Dedi
--ismini soy adını söyledi.
Hayretimi gideremedim.
Meğerki bedenen rahatsızlığı varmış.
Bedenen görünüm ve siması değişmiş.
Neden tanıyamadığımı anladım.
Ayrıca tanısam dahi hoş geldin diyen birine, verilen cevaba bakın.
Afrika da ki yamyamlar dahi böyle cevap vermez.
Ben insani bir görevimi yaptım.
Aldığım cevaba bakın.
Sizlerle bu kafa yapısını paylaşıyorum ki aramızda neler var.
Bu kişi ise; demek bana karşı aklında ve fikrinde bir düşmanlığı varmış ki böyle davrandı.
İçindeki kin ve nefretinin sebebini daha sonra anladım.
İslama ve imanlı yaşayışlara karşı,inkârı fikirleriyle mücadelede bulunmasıyla da zaten manen de hasta olduğunu önceden bildiğimden dolayı beni görünce direk tepkisini ortaya koyduğunu anladım.
Odanın kapıları açıktı 5-6 metre sonra merdivenlere geldiğimde hemen arkamdan gıybetimi yaptığını ve iftiralara başladıklarını duydum.
Demek ki kendine destekçi arıyordu.
Yaptığı bu kaba hareketlerini mazur gösterip cerbezeliklerine devam ediyordu.
O sırada içeri gelen bayan misafirler olduğundan içeri geri dönüp meseleyi alevlendirmekte istemedim.
Daha sonra yol boyu düşündüm ki bu bana neden böyle davrandı diye.
Sonra aklıma geldi bununla Masonluk, farmasonluk hakkın da münazara etmiştik.
O zamanda ben haklıyım, ben bilirim benim sözlerim doğru dercesine zorla fikirlerini savunup, masonluğu övmüştü.
-“Ben sana Masonluğun kötü bir Siyonist teşkilat olduğunu, devlet içine yuvalanmış dışa kapalı, içe açık bir örgüt olduğunu ispat edeceğim” demiştim.
Derinlemesine araştırma yapıp bilgileri sunduğumda çok kızmıştı.
Aradan tam 41 sene geçmesine rağmen ben unuttum.
Fikir noktasında da kimseyle bir takıntım olmaz ister kabul etsin ister etmesin.
İster inansın, isterse inanmasın kimseye de kızmam.
“Güzel gören, güzel düşünür. Güzel düşünen hayatından lezzet alır”.
Prensiplerine uymaya gayret edenlerdenim.
Herkesin kendi bileceği bir durum.
Ben herkesin fikrine saygılıyımdır.
Kendini başkalarından üstün görmeye çalışan, faşist düşüncelere de pabuç bırakmam
Ben bu hadiseyi şiire dökeyim dedim.
Böyle durumlar ve mutluluklar bana şiir yazdırır.
Şiirimi hemen yazmaya başladım.
Böyle durumları şiire dökmeyi hele de hece olarak çok severim.
Biraz zordur amam her zorluğa göğüs germekte gerekir.
Şiirimi daha sonra sizlerle paylaşacağım.
Şiirden sonrada bu konuyu anlatan bu yazımı kaleme aldım.
Bu şahsı ve despot düşüncelileri vatan ve din düşmanlarını kin ve nefretleriyle birlikte Allah'a havale ediyorum.
İşte birlik ve beraberliğimizi engelleyen, kardeşçe yaşamamıza engel olan bu habis ruhlular hala aramızda yaşamaktalar.
Kafalarındaki karanlık düşünce ve vahşiyane halleri ruhlarına sirayet etmiş ki,”hoş geldin beyefendi” “sizinle tanışalım” gibi ifadeleri bile kabullenmekten uzaklar.
Sözde bir mevkiden emekli olmuş.
Belli bir tahsilden geçmişi böyle ise, gerisini veya daha yüksek rütbede olanlarını siz düşünün.
Ne büyük mutluluk ve şeref Allah'a kul olmak.
Yazıklar olsun.
Allah inancına ve Hazreti Muhammedin yoluna savaş açanlara
Allah bunların şerrinden tüm insanlarımızı korusun.
06.03.2015
Osman KarahasanoğluKayıt Tarihi : 6.3.2015 23:18:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Not:1974 yılında Masonluk hakkında münazara yaptığım, o zaman benden rütbece kıdemli olan biriyle 41 sene sonra karşılaşmamız anından dolayı bu yazımı sizlerle paylaşıyorum
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!