Bu gün günlerden pazartesi
Ve ben seni düşünüyorum
Kırılgan Çocuk İrisi...
Umarım ciğerlerin biraz daha iyi.
Demiştin ya: geç alınmış bir kararla
İki gün oldu sigarayı terk edeli.
“Atlar Ağlar mı” yı okurken yarısında şiirin
Sezdim Garip’ in başına gelecekleri,
Elim cıgaraya gitti insiyaki,
Ağlıyorum bir Garip’e,
Bir de Kırılgan Çocuk İrisi kendime şimdi.”
İşte bu sözler kahretti beni,
Keşke yazmaz olaydım Garip’i.
Tamamen bırakmalısın o mereti.
Hastalanıp yataklara düşersen
“sokakların kuyruklu sürtükleri”
Seni arayıp üzülmezler mi?
Kimler anlayacak dillerini?
Ve kimler nazlayacak onları senin gibi? ...
Kayıt Tarihi : 20.1.2008 12:22:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Değerli üstad, şair-yazar Gürkal Gençay'a saygılarımla...
![Naime Özeren](https://www.antoloji.com/i/siir/2008/01/20/kirilgan-cocuk-irisi.jpg)
Kaleminize saglik Naime hanim,yüreginiz solmasin.Tebrikler..
Ve kimler nazlayacak onları senin gibi? ...
Yazana da yazdırana da selam olsun. Daha da güzeli, sigarayı tam 32 yıl evvel bırakmış birisi olarak bu şiire ulaşmaktan mutluluk duydum.
Tebrikler, selamlar.
Bir sel döngüsünde zorun hükümranlığına boyun eğmiştim Naime Hanım…/ Bunu söylemek zorundayım; bağışlayın beni!..
04. Ocak. 2008. Cuma akşamıydı…
Herkes gibi, kendimde meşru ve temenni edilir kıldığım yaşamım, tüm şaşkınlığım ve panikleyişimin koşutunda sonsuzluğun manevi bir varlık haline getirdiği mekâna yol aldı…/
Dört yıldan bu yana sigara kaynaklı yaşadığım kronik sağlık sorunuma bağlı bir kriz sonucu durdu solunumum…/ Akşamdı…
Bu dramatik değişim (o an henüz bilincim kapanmadığı için) hafızama bıraktı içinden geçtiği bunalımı…/ Ve telâşlı insan sesleriyle, ambulans sirenlerini…
Aradan geçen bu on beş günlük belirleyici mesafeye çok şey sığdırdım…
Şimdiye kadar hayatı geldiği gibi yaşayan ve onu pejoratif bir tanımla anlamaya çalışan kırılgan çocuk irisinin tefekkür uzamında vahşi ölümün saltanatı var artık...
Evet…/
Sigarayı bıraktım...
Sizin de uyardığınız gibi, beni seven insanlardan o kadar çok uyarı alıyordum ki bu konuda; anlatamam.../ Anlatamam dikkafalılığımı, başına buyruk hallerimi…
Doğallığın eşzamanlı inkârında, hatemû’l enbiya gibi geldi bu uyarı adeta...
Biliyor musunuz Naime Hanım, o geceden bu yana (kesintisiz, kan ter içinde ve sıçrayarak panikle yatağımdan fırlamadan) hiç uyuyamadım.
Gecenin bir yarısı, herkes uyurken uyandım ve bir daha uyku tutmadı gözümü…
Ve ilk kez yeni bir günün doğuşunu ve günü karşılayan sabahın çöpçüsünü gördüm.
/ O an insanın yaşamında bir günün bile ne derece değerli olduğunu anladım…/
Hayat hızla geçip giderken birtakım haybeye değerlerin ardından koşmaktan utanç duyuyorum.
Ama artık ne yapacağımı biliyorum!..
Bundan sonra kiracı değil, ev sahibi olacağım!..
Bu yüzden her başlangıç gibi kutsanmalı bu yeni evyüzü…
Değil mi ki; beyaz bir bekleyişken kış...
Bu beyaz bekleyişin buz ovasında/ bana ithafen yazdığınız şiir ise içimi ısıttı.../ İnanın…
Çok beğendim...
Ne diyeceğimi bilemiyorum…
Demek ki, güzel şeyler de olacak yaşamımda…
Bulmak için yitirmem gerekiyormuş gülüşümü meğer!..
Sizi saygıyla, sevgiyle selâmlıyorum…
Çok zarifsiniz...
TÜM YORUMLAR (4)