İki sütunlu bir saray, kurulur
Bülbül uçar güllerine kavuşur
Bin bir renk, deniz dalgaları gibi dans eder
duvarlarında,
Işıklar damla damla oynaşır semalarında,
Elbiseler giyinmiş billur camdan,
İlmek ilmek dokunmuş süt ve kardan,
Pırlanta küheylan gibi bayrağını açmış,
Altın ve elmas sere serpe uzanmış,
Bülbüller şarkı söyler nazlı bulutlarında,
Kuşlar rast makamı okur konaklarında,
Sunalar süzülür, coşar oynar
İnsanlar bu eşsiz sarayı seyre dalar.
Musiki halay çeker bin bir neşeyle,
Irmak çayla oynar, dağlar meşeyle.
Rüyalar hayalinde evlenir görünce bu sarayı,
Usanmaz saniyeler sessizce büyütür ayı
Seyrederken bu sarayda, gülü, bülbül sesini
Şeytan birden bırakır simsiyah güftesini
Zifiri bir dünya çıkar ortaya
Matem, bulut olur, yayılır bütün semaya
Kırıldı cam gibi paramparça hayalim
Hayalimi kıran benim,
Bu benim acı gerçeğim
Kimse görmez artık pırıl pırıl bembeyaz gövdesini
Sabır, umutla beraber çıkarır dua sesini
Garib yetim bir çocuk gibi mahzun, mahzun ağlar
İnce yanık bir hüzzamla kavrulur yanar,
Gözü yaşlı bir şiir gelir, saçlarını okşar
Işıklar söner, renkler ölür
Kolları kırılır, musikinin
Taşa döner altınlar, elmaslar
27.04.2016 Sincan
Yükselen Yağmur
Yükselen Yağmur
Kayıt Tarihi : 23.5.2018 19:23:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bir düğün ve sonucunda hediye altınların paylaşımının mutsuzluk getirmesi anlatılmaktadır.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!