/Bu gece düşler sokağının lambaları sönüktü
Rengârenk kelebeğin karanlıkta simsiyah gölgesi uçuştu/
Kuş kanatlarına takılmış özgürlüğün sesiydi duyduğu
Onlarca griliği devirdi arkasında ve onlarca dört yol ağzını savurdu
Çırılçıplak duygularıydı elinde sımsıkı tuttuğu
Kan ter içindeki yalnızlığının ürpertisiydi teninde hissettiği
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Çok güzel bir şiir okudum kutlarım yüreğinize kaleminize sağlık saygı ve selamlar
Bir bacağı kırık sandalye gibi düştü gözleri
Bin defa öldü bin defa dirildi…
kutluyorum Canan dost
Duygu yüklü şiirinizi
beğeniyle okudum
Bir başka dile çevrilmiş saklanmış günlüklerindeki duygular. Gündelik hayata önemli katkılar sağlıyor parçalanmış kırık duygular. Yüreğinize sağlık
BİR BACAPI KIRI SANDALYE GİBİ DÜŞTÜ GÖZLERİ,ÇOK ÇOK GÜZELDİ,KUTLARIM SİZİ.yuvasız kuş
Akreple yelkovan arasına sıkışmış zamanlarda,
Topal bir sandalye koşar, düşlerin yardımına,
Düşler sokağının lambaları sönük olsa da,
Bir umut peydah olur yaşamın kıyısında.....
Yine muhteşemdi. Teşekkürler 'şiire' Canan hanım. Saygılarımla...
Gün gelir, korkular yapışır yakamıza, güngelir coşkularımız gölgelenir gri dalgalar gibi. Gün gelir çıplak ayaklarımız alır götürür bizi karanlık sokakların sessizliğinde haykırışlarımızla. Ve gün gelir bir kırık sandalye gibi çöküntüyü yaşar içimiz. Dumura uğramıştır duygular, gözlerimiz görmez olur, tutmaz olur ellerimiz. Sevdanın teri basar, ıslanırız sırılsıklam. Şiir duygulandırır bizi, ağlarız, ağlarız ama ağladığmı nasıl anlatsam...+..+
Gözlerimizi kapayıp kimizaman hiçhayaletmediğimiz düşleri görürüz kimizaman umut etiğiğmiz düşleri görürürüz.Aslında özünde saklı olan duyguların getirisidir gördüğümüz düşler.
Çokyerinde benzetme ile düş sokağı ile başlayan acı duyguların hükümsürdüğü yaşanan hayl kırıklıklarının şiire hüzünden yana damga vurduğu ana ve ana yürekçe yaşanan tadılan o duyguların o içtenlikle o yaşamışlıkla şiir edildiği ve içtenliği ile okumaya doyumsuz hali kazandığı çok hoş bir şiir okudum.... Var eden okunası kılan yüreğinizi ve saygın kaleminizi yürekten kutluyorum...
+10 tampuanımla listemde.... Saygılar, sevgiler...
Tekrar sayfadayım. Değerli şaireyi ve bu güzel şiirini tekrar kutlar, başarılarının devamını dilerim...saygılar
çilingir yardımıyla açılan kapının ardında, aslında bir 'açıl susam açıl' durumu vardır; kıymetlidir içerdekiler. omuz vurularak açılıyorsa kapının ardında birincil bir umut vardır. zili çalıpta açılması bekleniyorsa kapının ardında bir bekleyen vardır, bir sarılma anı, bir dokunuş... ama elinizde anahtarla deliği bulmaya çalışıyorsanız kapının ardında koca bir yalnızlık vardır.
anahtarını yere düşürmüş bir şiir ve karanlık, eğilmekten muzdarip bir sonbahar gibi dizeler, dokunsan devrilecek kapılar...
üçüncü halin imkansızlığını hatırlattı bana, kapı ya açıktır ya da kapalı.
perdesi olmayan hüzün pencereden bakınca böyle net olmalı.
şiir için teşekkürler Canan Hanım. saygılar size.
Bu şiir ile ilgili 74 tane yorum bulunmakta