Kül kokuyor akşam buram buram,
Gökyüzü yorgun,
Yeryüzü yorgun,
Güneş, yıldızlar, ağaçlar yorgun,
Ben yorgunum.
Bir yaprak daha düşüyor ömrümden,
Sanki benmişim,
Sanki her zaman yenilmişim,
Zamana,
İnsanlara,
Yazgıma
Ve yıllara
Tutunamamışım hiçbir zaman,
Evladı değilmişim gibi o koca ağacın,
İlkbaharda filizlenmemişim,
Yaz güneşinde serinletmemişim gibi.
Sokak lambalarının ışıkları sarhoş ediyor beni,
Her biri ayrı bir yalnızlığın anıtı.
Yalnızlıkta çeşit çeşit,
Her biri cehennemden alıntı.
Rüzgâr,
Anılar taşıyor;
Adını bile unuttuğum insanlardan kalma,
Kırık dökük,
İslenmiş, paslanmış, tozlanmış, yıpranmış,
Tanıdık bir yangından çıkmış.
Düşünüyorum da,
İnsan neden kalır bir başına,
Bu kadar kalabalık bir dünyada?
Gidenin izi silinmez mi toprakta,
Yürek mi izin verir yoksa?
Ben bir garibanım sanki,
Kimsenin duasında geçmeyen bir isim benimki.
Bir çay bardağında soğuyan,
Bayatlayan çay gibi.
Unutulan bir sigaranın ucunda sönen birisi,
Her zaman ötekisi.
Sonbahar yine geldi,
Sonbahar yine gidiyor,
Ben yine eksildim,
Ben yine kesildim.
Ne şehir bana alıştı,
Ne ben bu gidişlere.
Kırık bir sandalye gibiyim
Kenarda duruyorum hâlâ,
Kimse üstüme oturmuyor
Herkes içime oturuyor…
Kayıt Tarihi : 20.10.2025 15:30:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!