Bir akşamüstü, İstanbul’un göğsüne yaslanmışım,
Gözlerimde yorgunluğun gri bulutları,
Kalbimde sevdanın eskiyen türküsü,
Bir yanım hüzünle sarılmış, bir yanım umutla dolu.
Yürüdüğüm sokaklar tanıdık,
Her kaldırım taşı, her köşe başı,
Geçmişten bir parça taşır cebinde,
Ama şimdi hepsi sessiz, hepsi suskun.
Bir martının kanadında süzülürken zaman,
Düşer yere, kırılır hayallerim,
Ama yine de pes etmem,
Çünkü bilirim, kırılan her şey yeniden filizlenir.
Gözlerimde anıların izleri,
Her bakışta bir hatıra,
Bir sahafın raflarında sararmış kitaplar gibi,
Her biri bir öykü, her biri bir yara.
Bir çay bardağına sığdırmışım hayatı,
Her yudumda biraz hüzün, biraz mutluluk,
Ama en çok, o sıcaklık var işte,
İçimi ısıtan, beni hayatta tutan.
Gece çökerken şehre,
Bir yıldız kayar gökyüzünden,
Dilek tutarım, sessizce fısıldarım,
Ama bilirim, bazı dilekler hiç gerçekleşmez.
Yine de yürürüm, ağır adımlarla,
Kırık kaldırımlarda, yorgun sokaklarda,
Çünkü yol uzun, yol meşakkatli,
Ama o yolda bulurum kendimi, her adımda biraz daha.
Bir sevda var içimde,
Kökleri derin, dalları güçlü,
Her fırtınada savrulur belki,
Ama yine de dimdik durur, çünkü sevdadan vazgeçilmez.
Ve işte böyle,
Her gün biraz daha yaşlanırım,
Ama ruhum hep genç kalır,
Çünkü hayallerim var, hiç eskimeyen, hep taze kalan.
Bir gün belki, o hayallerin peşinde,
Bulurum kendimi hiç bilmediğim bir yerde,
Ama orada bile,
Yanımda taşıdığım tek şey olur;
Sevda, umut ve birkaç kırık mısra...
Kayıt Tarihi : 3.9.2024 16:33:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!